Sürdürülebilirlik, çevre ve iklim değişikliği konularında yaşamımıza yön veren konuların değerlendirildiği panel, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Genel Müdürü Aslı Pasinli’nin, ‘‘Çok büyük bir yok oluşun içindeyiz. Dünyamız 120 yıl öncesine göre 1,2 derece daha sıcak. Her sene denizlerde 8 milyon ton atık birikiyor. Daha önce hiç görmediğimiz şeyler yaşıyoruz. İklim değişikliğinin etkilerini görmeye başlayan bir nesiliz. Bununla ilgili bir şeyler yapabilecek son nesiliz. Dolayısıyla sorumluluğumuz çok büyük. Hele böyle bir dönemden geçerken, hepimizin birey olarak, kurum olarak, sektör olarak üstüne düşen görevler var’’ cümleleriyle başladı.
‘Turizmin de sektör olarak üzerine düşen birçok görev var.’
Pasinli, sözlerine ‘‘Aynı zamanda turizmin koruyucu bir rolü de olabiliyor. Bugün bunlara da biraz değineceğiz. Birçok ülkede turizm bir koruma aracı olarak da kullanılıyor. Örneğin Çin’de pandaların korunması sayesinde muazzam bir turizm geliri de sağlandı. İşin bu boyutlarına da değineceğiz’’ şeklinde devam etti.
Panele katılım sağlayan Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, Bodrum’un turizm değerleri ile ilgili, ‘‘Bodrum özelinde geçtiğimiz yıla nazaran bu yıl bizim nüfusumuz tam 2,5 kat arttı. Kış döneminde nüfusumuz 200 bin iken şu anda 500 bin nüfusa ulaştık. Tabii ki sadece biz değil, doğa ve çevre de bundan çok olumsuz biçimde etkileniyor. Yoğun göç, kıyılarda yapılaşma baskısı, inşaatların artışı, fiyat artışı inanılmaz şekilde doğayı tahrip eder hale geldi. Altyapı yetersizliği de buna eklendiğinde ciddi bir deniz kirliliği, çevre kirliliği, diğer taraftan bitki örtüsünün tahrip olması söz konusu. Bodrum’da rüzgâr rejimi bile ciddi olarak bozulmuş durumda. Özellikle ufuk çizgisine yapılan binalardan kaynaklı olarak, daha önce bizim yelken sporu yaptığımız Bitez’de şu anda artık yelken yapılamamaktadır. Gerçekten ciddi bir tehditle karşı karşıyayız’’ cümleleriyle doğanın tahribine karşı tepkilerini ifade etti.
Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerimizin eşsiz doğal güzelliklerinden bahseden Aras, ‘‘Bugüne kadar insan odaklı politikalar üzerinde durduk ama artık doğayı ön plana almamız gerekiyor. Doğanın tek düşmanı varsa o da insan. O yüzden artık biz doğayı önceleyen politikalara daha fazla yer vermeliyiz’’ sözleriyle kamuoyuna çağrıda bulundu.
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın ardından Çeşme Belediye Başkanı Muammer Ekrem Oran değerlendirmelerde bulundu.
Oran, sözlerine ‘‘İmar barışı betonlaşmanın, vandallaşmanın ve doyumsuz bir şekilde imarlaşmanın en büyük destekçisi oldu. Yeryüzündeki cennet olarak adlandırdığımız Çeşme’mizde 1500’ün üzerinde imar barışı iptali var. Bunlar imar barışı ilan edildikten sonra yapılan iptaller. Bunun yanı sıra Bodrum’un da aynı sıkıntıyı yaşadığını biliyorum. Çeşme’de adrese dayalı nüfus 46 bin 350. Bugün Çeşme’deki nüfus 200 binin üzerinde. Sadece Çeşme Belediyesi’nin bütçesi ve personel sayısı değil, Çeşme’deki bütün kamu kurumlarının bütçesi ve personel sayısı şu andaki nüfusa göre. Şu anda 200 bin ama yazın bayramdan hemen sonra bu sayı 1 milyona çıkacak’’ cümleleriyle başladı.
‘Pandemide bütün dünyanın; özellikle Türkiye’nin
önemini anladığı, tarımsal üretimin üzerinde duruyoruz.’
Çeşme Belediye Başkanı Muammer Ekrem Oran, ‘‘Geçen sene Çevre Müdürlüğümüzün yanı sıra Tarımsal Hizmetler Müdürlüğümüzü de kurduk. Bizim endemik tohumlarımızla birlikte ivedi şekilde üretim ve ürettiğimiz tohumların köylümüze dağıtılarak tarıma yeniden dönüşü ve bu sayede de bir agro-turizm yaratma konusunda Çeşme’de büyük adımlar attık. Çeşme mandalinamız, Çeşme limonumuz, Sakız enginarımız, Çeşme kavunumuz, beyaz soğanımız, domatesimiz gibi bütün endemik ürünlerimizi yeniden toprakta işlenip üretici buluşması için, ve bununla birlikte Çeşme’ye has koyunlarımızın ırklarının korunup sayılarının artırılabilmesi için gerekli destekleri veriyoruz’’ cümleleriyle, üretici ve girişimcilere verdikleri desteklere vurgu yaptı.
Panelde değerlendirmelerde bulunan bir diğer isim,
GreenDestinations Türkiye Ülke Temsilcisi Prof. Dr. Tuncay Kuleli oldu.
Kuleli, ‘‘Turizmde sürdürülebilirlik kavramı ile ilgili standartlaşma, 1985 yılından itibaren yapılan araştırmalar sonucunda sağlandı. Yani kıyı destinasyonları, dağ destinasyonları kısacası sürdürülebilir gelişmeyi uygulamak ve ölçmek için uluslararası ortak bir metodoloji geliştirildi. GreenDestinations gibi kuruluşlar da bu standartları uygulayan destinasyonların bağımsız şekilde denetleyip akredite eden kuruluşlardır. Sorunlara nasıl çözüm üretileceği bu programların içinde mevcuttur’’ dedi.
Konuşmasına ‘‘Bütün bu dünyada artık turizm konusundaki rekabetler doğal güzelliklerimizi pazara sunmakla ilgili değil. Bu doğal güzelliklerimizin uluslararası standartlarına göre kurulup işletildiğini belgelerseniz rekabet üstünlüğü sağlayabilirsiniz. Pandemi dönemi bunu çok iyi gösterdi. Yerel sorunlara yerel çözümler bulacağız ama ulusal ölçekteki geliştirilmiş standartlar ve kriterleri uygulamamız şart’’ cümleleriyle devam eden Prof. Dr. Tuncay Kuleli, denetimin ve uluslararası ortak standartlarda buluşmanın önemini vurguladı.
Panelde son olarak, UNDP Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Büyüme Portföyü Yöneticisi Mustafa Ali Yurdupak değerlendirmelerde bulundu.
Yurdupak, ‘’UNDP olarak desteklediğimiz projelerle Türkiye’de çevreye duyarlı bir turizm anlayışı için sürdürülebilir turizmi geliştirerek turizmin toplum ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmeye, turizmin yerel ekonomiye, doğal kültürel mirasın korunmasına, ev sahipleri ve ziyaretçilerin yaşam kalitesini artırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. Hükümetler, yerel yönetimler, STK, üniversiteler ve özel sektörle ortaklıklar kurarak birlikte hareket etmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla hem turistlerin bilinçlendirilmesi hem de işletmelere yol gösterilmesi, için STK’lara da büyük rol düşüyor. Turizm o denli kapsayıcı bir sektör ki, içinde barındırmadığı herhangi bir alan yok. Ulaşım, konaklama, tekstil, hizmet sunumu, gıda vb. tüm sektörleri yatay olarak kesen bir üst sektörden bahsediyoruz. Tabi işletmelerin tesislerini bu taleplere göre kurma, var olanı geliştirme ve dönüştürmeleri için devletin desteğine ihtiyacı var. Hükümetin bu bağlamda hem finansal olarak, hem de tanıtım alanında destek vermesi gerektiğini düşünüyoruz’’ cümleleriyle turizm sektörünü ayakta tutmak ve kalkındırmak adına yapılması gerekenleri dile getirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve UNDP ortaklığında, ‘Sürdürülebilir Toplum Temelli Turizmin Planlanması ve Uygulanması’ için Bakanlık ve diğer kuruluşlarla birlikte çeşitli kapasite çalışmaları yaptıklarını ifade eden Yurdupak cümlelerini, ‘‘UNDP olarak TÜRSAB ile 2019’da bir mutabakat imzaladık. Seyahat acentalarının sürdürülebilir turizm konusunda farkındalığını artırmayı ve kapasite geliştirmeyi, bu alanda iyi örneklerin çoğaltılmasını hedefliyoruz. Sürdürülebilirlik artık yetmiyor. Geçmişte yaratılan etkilerin onarılması da önemli. Kısa süreli kapanmalar dünyanın bir ölçüde toparlanmasını sağladı. Bunu görerek çevreye, insana, topluma duyarlı seçimler yapmamız gerektiğini anlamamız gerekiyor’’ şeklinde tamamladı.
YORUMLAR