Gıda, beslenme ve sağlık konularında geliştirdiği projelerle toplum sağlığının geleceği için çalışan Sabri Ülker Vakfı’nın çocukların gelişiminin ebeveynleri tarafından kolayca takip edilmesini sağlamak amacıyla sunduğu iGrow uygulaması, yenilenen web sitesinde otizm ve beslenme konusunu masaya yatırıyor. “Otizmli çocuklarda beslenme nasıl bir oynuyor, nelere dikkat etmeli” gibi soruların yanıtları bilimsel veriler ışığında dikkate sunuluyor.
Sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesine katkı sağlamak, toplumu beslenme ve sağlık alanlarında bilimsel ve güvenilir bilgiyle aydınlatmak üzere birçok önemli projeyi hayata geçiren Sabri Ülker Vakfı’nın ebeveynlerin çocuklarının sağlıklı gelişimini takip edebilmesi için sunduğu iGrow, yenilenen yüzü ve ele aldığı birçok konuyla anne babalara rehber oluyor. Ebeveynlere güvenilir ve bilimsel bir bilgi kaynağı sunan iGrow, bu kez çocukların yaşamının ilk yıllarında ortaya çıkabilen, sosyal beceriler, davranışlar, konuşma ve iletişim zorluklarıyla kendini gösterebilen, karmaşık bir sorun olan otizm konusunda merak edilen sorulara yanıt veriyor.
Otizmin çocuktan çocuğa farklılık gösteren belirtileri, çok küçük yaşlarda ortaya çıkabiliyor. Bu çocuklarda genel olarak iletişim ve konuşmada yaşıtlarına göre gerilik gözleniyor ve otizm tanısı çeşitli gelişim testleri uygulanarak koyuluyor. Erken tanı ve uygun eğitimle çocuklarda, otizm belirtileri büyük oranda kontrol altına alınabiliyor, gelişimde büyük ilerleme kaydedilebiliyor ve hatta ergenlik döneminde bu çocukların yaşıtlarından farkı kalmıyor.
Otizmin tedavisi çocuktan çocuğa farklılık gösterebilir
Yapılan araştırmalar, temel nedeni kesin olarak bilinmeyen otizmin, genetik temelli olabildiğini ve çevresel etmenlerin de bu sorunun ortaya çıkmasında rol oynayabildiğini gösteriyor. Anne ve babanın geç yaşta çocuk sahibi olması, bebeğin düşük doğum ağırlığıyla dünyaya gelmesi, annenin gebelik sırasında virüse maruz kalması veya ilaç kullanması, ailede otizm öyküsü ve cinsiyetin erkek olması gibi etmenler otizm için risk oluşturabiliyor. Otizmin tedavisi çocukların yaşadığı zorlukları azaltarak yeni beceriler geliştirmesine yardımcı oluyor. Bu nedenle tanı sonrasında mümkün olan en kısa sürede tedaviye başlanması gerekiyor. Otizmli çocukların karşılaştığı zorluklar farklı olabileceğinden tek bir tedavi yaklaşımı da bulunmuyor. Farklı eğitimler, terapi ve tedavi yaklaşımları uygulanıyor ve bu yöntemlere her geçen gün yenileri ekleniyor.
Otizm ve beslenme ilişkisi
Beslenme ve diyet uygulamaları, otizmde tek başına bir tedavi yaklaşımı olarak değerlendirilmese de otizmin semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir, çocukların ideal büyüme ve gelişmeleri için de çok önemlidir. Aynı zamanda beyin-bağırsak arasındaki iletişimin otizmin gelişmesinde rol oynayabildiğine dair veriler mevcuttur. Beslenme otizm semptomlarını azaltabildiği gibi otizm semptomları da çocuğun beslenme düzenini olumsuz etkileyebilir. Otizmli çocuklar yiyeceklerin tadına, kokusuna, rengine ve dokusuna duyarlı olabilir ve bu nedenle bazı besinleri yemeyi reddedebilir. Odaklanma problemi yaşayan çocuklar sofrada uzun süre oturmakta ve yemek yemekte zorlanabilir. Eğer yeterli besin ve sıvı tüketmezlerse kabızlık gibi sindirim sorunları görülebilir. İlaç tedavisi, iştahı dolayısıyla besin tüketimini etkileyebilir.
Otizmli çocuklarda, semptomları azaltabildiği ileri sürülen çeşitli diyet uygulamaları da günümüzde sıkça tartışılıyor. Ancak henüz bu konuda kesin ve kanıta dayalı veriler bulunmuyor. Bu diyetlerden bazıları şöyle sıralanıyor:
Glüten/kazein diyeti: Semptomları azaltmak için diyetten glüten ve kazeini çıkarma yaklaşımını uygulayanlar mevcuttur. Glüten buğday, çavdar ve arpada, kazein ise sütte bulunan bir proteindir. Otizmli çocuklarda bağırsak geçirgenliğinin artabileceği, bunun bir sonucu olarak glüten ve kazein parçalarının kan dolaşımıyla beyin ve merkezi sinir sistemini etkileyebileceği ileri sürülmektedir. Ancak süt ve süt ürünlerinde bulunan kazeinin diyetten çıkarılması, kalsiyum ve fosfor gibi mikro besin öğesi yetersizliğine, glütenin diyetten çıkarılması ise B grubu vitaminlerle posa alımında yetersizliğe neden olabilir. Kesin bilimsel bir kanıt olmamasına rağmen böyle bir diyet tedavisi uygulanacaksa mutlaka bir beslenme uzmanı eşliğinde yürütülmeli ve gerekli vitamin mineral destekleri alınmalıdır.
Prebiyotik-probiyotik takviyesi: Probiyotikler yeterli miktarda alındığında sindirim sistemi sağlığını destekleyen ve bağışık sistemini güçlendiren canlı mikroorganizmalardır. Prebiyotikler ise probiyotiklerin gelişmesini veya aktivitesini arttıran ve sindirilemeyen besin bileşenleridir. Otizmli çocuklarda sindirim sistemi sorunları sık görülebildiğinden bağırsak sağlığını desteklemek için probiyotik takviyesi kullanılabilir.
Besin takviyeleri: Otizmli çocuklar, sofrada yemeğe odaklanamama, besin seçiciliği ve sindirim sorunları nedeniyle yetersiz beslenme riski taşıyabilir ve bu çocuklarda besin öğesi yetersizlikleri görülebilir. Bunun önüne geçmek için A, C, B6, folik asit, B12 vitaminleri ile diğer mineraller ve omega-3 yağ asitleri takviyeleri doktor önerisiyle ve kontrolünde kullanılabilir. Özellikle beyin gelişimi ve bilişsel işlevler üzerine etkileri nedeniyle, otizmde Omega-3 yağ asitlerinin kullanımı merak edilmektedir. Omega-3 yağ asitleri gibi esansiyel yağ asitlerinin yetersizliği, öğrenme güçlüğü ve davranış sorunlarının şiddetini arttırabilir. Haftada iki kez yağlı balık tüketimi omega-3 yağ asitleri alımını destekler, eğer yeterli balık tüketimi yoksa omega-3 takviyeleri kullanımı konusunda doktora danışılabilir.
Gıda katkı maddeleri otizme neden olur mu?
Son zamanlarda gıda katkı maddelerinin çocuklarda otizme yol açabileceğine yönelik bir inanış vardır. Özellikle kandaki glutamat ve aspartat seviyelerindeki artışın bilişsel işlevleri olumsuz etkileyebildiğini ileri süren çalışmalar bulunsa da gıda katkı maddelerinin otizm ile ilişkisini gösteren kanıta dayalı bilimsel veriler mevcut değildir.
Otizm ve Beslenme İlişkisi
Otizm ve Beslenme İlişkisi
06 Kasım 2018 - 11:11
YORUMLAR