PKK lideri Abdullah Öcalan'ın kamuoyunda merakla beklenen mesajı, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri tarafından İstanbul’daki Elite World Hotel’de düzenlenen “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” toplantısında açıklandı.  

Toplantıda Öcalan’ın kaleme aldığı metin vekiller tarafından okunurken, açıklamanın içeriği büyük yankı uyandırdı. Öcalan, PKK’nın kuruluş nedenlerine, tarihsel süreçte yaşanan dönüşümlere ve örgütün geldiği noktaya değinerek, silah bırakma çağrısında bulundu.  

Öcalan: "PKK Kendini Feshetmeli"

Açıklamada Öcalan, PKK’nin tarihsel bağlamda bir misyon üstlendiğini ancak mevcut koşulların değiştiğini vurguladı. Öcalan’ın mesajında şu ifadeler yer aldı:  

> “Cumhuriyetin ikinci yüzyılı, demokrasi ile taçlandırılmadığı sürece kalıcı bir barış mümkün olmayacaktır. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Bu doğrultuda PKK’nin feshini gerekli görüyorum. Silah bırakma kararı alınmalı ve tüm gruplar bu çağrıya kulak vermelidir.”  

Öcalan, örgütü silahsızlandırma sürecinin ancak demokratik bir uzlaşı ile mümkün olabileceğini belirterek, devlet ve toplumla bütünleşme yolunun açılması gerektiğine vurgu yaptı.  

Bahçeli’nin Çıkışı ve İktidarın Tutumu  

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, PKK lideri Öcalan’ın örgüte yönelik bir çağrıda bulunması gerektiğini ifade etmişti. Bahçeli, “Terör tamamen bittiğini ilan etsin, örgütü lağvetsin” diyerek, Öcalan’ın TBMM’de konuşmasına dahi kapı aralayabilecek bir süreç başlatılabileceğini söylemişti.  

DEM Parti vekillerinin açıklamayı kamuoyuyla paylaşmasının ardından iktidar kanadının bu sürece nasıl yaklaşacağı merak konusu oldu.  

Çözüm Süreci Tekrar Gündemde mi?

2013-2015 yılları arasında yürütülen ve sonrasında sona eren çözüm süreci, Türkiye’de Kürt sorununun barışçıl yollarla çözülmesi için atılan önemli adımlardan biri olarak görülmüştü. Ancak süreç, 2015 yılında çatışmaların yeniden başlamasıyla kesintiye uğramıştı.  

Öcalan’ın bu son açıklaması, Türkiye’de yeni bir barış sürecinin kapısını aralayabilir mi? Siyasi aktörler bu çağrıya nasıl yanıt verecek? Önümüzdeki günlerde bu soruların yanıtları netleşmeye başlayacak.