Avrupa’da ve dünyada spor genetiği alanında yapılan çalışmaları inceleyen ve yaptığı araştırmalar ve kitapta yazılanlarla ilgili açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Oral, “Beslenme sağlığının geliştirilmesinde genetik yapı nasıl kullanılır, kişinin kendi genetiğiyle beslenme programını nasıl organize edebiliriz gibi sorulara kitapta yanıt aradık. Obeziteyle mücadele yöntemleri ve beslenme genetik ilişkisini ele aldık. Şimdiye kadar yürüttüğümüz çalışmalar spor yeteneği ve spordaki performansın gen yapısıyla ilişkisi olduğunu söylüyor. Özellikle altyapı çalışmalarında çocukların gen yapısına dönük dal tayini spor açısından çok önemli. Kişinin gen yapısı hangi spora uygunsa gen çalışmalarıyla kişi o spor dalına yönlendirilmelidir. Her insanın yapısı farklı olduğu için alınmış olunan protein, yağ ve şekerin yakılma, tüketilme ve kullanılması da farklılık gösteriyor. Bazı bünyelerde bu beceri yüksek bazılarında ise düşük. Yağ, şeker ve proteini enerjiye dönüştüremeyen becerisi yavaş olan bünyeler yağı karın bölgesinde depolamaya yönelik bir eğilim gösteriyor. Buna sebep olan da genlerdir. Genetik olarak metabolik hız düşükse yağlı ürünlerden uzak durulmalıdır. Antrenman programları kişiye özel uygulanmalıdır. Yazdığım kitaptaki Nutrigenetik kavramı çok yeni bir kavram ve beslenme genetiği anlamına geliyor. Beslenme ile ilgili şuan dünyada saptanmış olan 8-10 gen üzerinden kişi temel beslenme maddeleri olan proteinler, lipitler, karbonhidratlara nasıl yanıt veriyor bunu araştırıyoruz. Kişinin bu besinleri işleme hızı, enerjiye dönüştürme kapasitesini genetik olarak öngörebiliyoruz. Gen yapısının besinleri işleyişindeki yavaşlığın obezite problemine neden olabildiğini görüyoruz. Bu durumda iki tedavi yöntemi ortaya çıkıyor. Hastamızın yağdan azaltılmış bir diyet uygulaması aynı zamanda da spor bilimci olarak bireye yağ yakmaya dönük antrenman programları uygulanması gerekiyor” dedi.
“Spor yapmak depresyon riskini ortadan kaldırıyor”
Sporun amacının sağlıklı yaşam olduğunu ve farklı kaygılar yerine sağlıklı yaşam için yapılması gerektiğini de vurgulayan Uzm. Dr. Oral, “Egzersiz hem metabolik hem bedensel hem psikolojik tedavi yöntemidir. Çağımızın getirmiş olduğu stres ve hareketsizlik egzersizle tedavi edilebilir. Psikolojik gerginlikler, mutsuzluklar ve sorunlar da direk olarak sporla azaltılabilir, giderilebilir. Spor bireyde mutluluğa dönük hormonların salgılanmasını arttırarak böylece depresyon riskini de ortadan kaldırmaktadır. Biz herkese sağlıklı yaşam için eğlenme veya sportif amaçlı haftada 150-200 dakika kadar egzersiz yapmasını öneriyoruz. Sağlıklı yaşamdan kasıt kalp ve damar sağlığını, şeker ve diyabet dengesini yani özetle organlarımızı çalıştıran sistemi geliştirmektir” diye konuştu.
“Yaşam boyu sağlık için yaşam boyu spor”
Fiziksel görüntü kaygısıyla spor yapmanın sakıncalı olduğuna da değinen Uzm. Dr. Oral, “Kapalı alandan ziyade temiz hava, oksijen ve güneş ile beraber metabolizmayı canlandırmak amaçlı yapılan bir sportif eylem her zaman daha faydalıdır. Özellikle yüzme sporu ve hafif tempoda yürüme son derece etkilidir. Branş düşünülüyorsa tenis, basketbol, voleybol gibi dış ortamda yapılacak sporlar metabolik getiri sağlamaktadır. Burada amaç kas kütlesini geliştirmekten ziyade tüm metabolik sağlığı geliştirmektir. Sportif uğraşların tüm vücudu kapsaması elzemdir. Yaşam boyu sağlık yaşam boyu spor mantığında fiziksel görüntüyü önde tutmak çok doğru değildir. Spor dış görünüme yönelik bir uygulama değil metabolik dengenin kurulmasına dönük bir fiziksel aktivite programı olarak düşünülmelidir. Spor salonunda yapılan body building gibi ağır sporların aşırı yapılması metabolik bir yüktür. Bu yükü metabolizma bir süre taşır daha sonra tendinit (tendon iltihabı) diye adlandırdığımız, kası kemiğe bağlayan kolajen bağ bozulur. Bu da sağlık sorunlarına yol açabilir. Spor bir bilimdir ve bilim nasıl yol gösteriyorsa spor o şekilde fizyolojik sağlık kuralları çerçevesinde yapılmalıdır” dedi.
YORUMLAR