Egeli kâşifler Orta Asya Türk tarihine ışık tuttu

Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü (TDAE) öğrencileri Ali Güler, Zeynep Kara Güler ve Gürcan Pirincçi Kırgızistan Tanrı dağlarında petroglif sahası keşfetti. Egeli gençlerin keşfi ile Saymalıtaş’tan sonra bölgede ikinci büyük petroglif sahasının varlığı ortaya çıktı.

Egeli kâşifler Orta Asya Türk tarihine ışık tuttu

Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü (TDAE) öğrencileri Ali Güler, Zeynep Kara Güler ve Gürcan Pirincçi Kırgızistan Tanrı dağlarında petroglif sahası keşfetti. Egeli gençlerin keşfi ile Saymalıtaş’tan sonra bölgede ikinci büyük petroglif sahasının varlığı ortaya çıktı.

Egeli kâşifler Orta Asya Türk tarihine ışık tuttu
08 Kasım 2022 - 12:08

Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü (TDAE) öğrencileri Ali Güler, Zeynep Kara Güler ve Gürcan Pirincçi, Türkler’in Orta Asya’da yaşadığı döneme ışık tutan yeni bir yaşam alanı ve o döneme ait yaşam izleri keşfetti. Egeli öğrenciler, Kırgızistan Tanrı dağlarında petroglif sahası keşfetti. Gençlerin keşfi ile Saymalıtaş’tan sonra bölgede ikinci büyük petroglif sahasının varlığı ortaya çıktı.

TDAE Türk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman Karatay, “Daha önce Orta Asya'da diplomatik görevlerde bulunmuş Zafer Ersöz’ün önerisi ile enstitümüz tarih bölümünden arkeolog,  filolog ve halkbilimciden oluşan ekibimiz Kırgızistan'da yeni bir petroglif sahası keşfetti. Tanrı dağlarının ücra kesiminde bulunan saha daha önce bilim dünyasının dikkatini çekmemiş. Başarılı araştırma sürecinde ekibimiz, açık ve kapalı alanda sayısız kaya resimleri keşfetti. Mağaralarda ve dışarıdaki kayalarda bulunan resimler kayda alındı, önemli kısmı yerinde incelendi.  Burası evrensel bir öneme sahip çünkü yeni taş döneminden başlayarak binlerce yıl boyunca değişik insan toplulukları izlerini bırakmışlar. Hem kazıma, hem de oyma tekniği ile yapılan resimlerde en ilkel çizimlerden Göktürk dönemine kadar kalıntılar var” diye konuştu.

Keşif süreci hakkında bilgi veren Ali Güler, “Atalarımız Orta Asya’dan geldi. Onların tarihi ile ilgili çalışmalar yapılıyor ama çok kısıtlı. Tanrı dağlarının ücra bir kesiminde bulunan saha ile ilgili bölge halkının bilgisi yoktu. Bölge oldukça yüksek dağlık alanda ulaşım neredeyse imkânsızdı. Bizim teşviklerimiz ve sorgularımız sonucu bölgeye ulaştık. Bölge ve alan araştırması sonucu keşfettik. Bölgenin büyük mağara alanı ve irili ufaklı kovuklardan oluştuğunu, duvarlarına boyama ve kazıma tekniği kullanarak yapılan birçok sıra dışı petroglifin olduğunu fark ettik. Detaylı incelemelerle farklı bölgelerde de keşifler yaptık. Bölge farklı dönemlere ayrılıyor. Hem kazıma, hem de oyma tekniği ile yapılan resimlerin çeşitli katmanlar oluşturduğu en ilkel çizimlerden başlayarak, bazılarının Göktürk dönemine kadar uzandığını gözlemledik. Bazı figürler doğrudan İskit dönemine tarihlendirilen figürlerle birebir benziyor. Dolayısıyla burada bir İskit dönemi varlığından söz etmek mümkün görünüyor” dedi.

“Petrogliflerde Türklerin izi var”

Ali Güler, “Göktürkler’de hanedan damgası olarak kullanılan dağ keçisi figürünü burada bulduk. Buranın Göktürk döneminde de ziyaret edildiğini düşünüyoruz. Yeni taş çağından başlayarak Göktürk dönemine kadar devam eden bir süreçte farklı topluluklar tarafından ziyaret edildiğini söylemek mümkün. Bölgeye yakın bir noktada balbal dediğimiz bilim dilinde 'taşbaba' olarak adlandırılan bir heykele rastladık. Bu da bize doğrudan o dönemde Türklerin uğrak yeri olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bu petrogiliflerin de Türkler tarafından yapılmış olma ihtimalini yine balbal sayesinde kuvvetlendirmiş oluyoruz” diye konuştu.

 “Keşfettiğimiz alan bir inanç merkezi olabilir”

Batı Göktürk kağanlığının merkezi olan ve Göktürklerin Akdağ olarak adlandığı bölgeye uzaklığına dikkat çeken Zeynep Güler ise, “Bu bölgenin kutsal alan olarak kullanıldığı düşünüyoruz. Göktürklerin Altaylar bölgesinde bulunan Atalar Mağarası'na atfettikleri kutsallığın Tanrı dağları bölgesinde de buradaki mağaraya atfedildiğine dair işaretler bu bölgenin bir inanç merkezi, bir sunak alanı olduğu düşüncesini de kuvvetlendiriyor. Ayrıca, söz konusu sahanın hemen yakınında olmasa da, yakın çevresindeki bölgede kurgan benzeri yapılara da rastladık. Eski dönemlerde Atalar Mağarası ve kurganların yaşam alanlarından uzak yerlerde olmasına dikkat ediliyordu. Mağara duvarlarındaki resimlerin içeriğinde de, bazı sahnelerin kutsal bir alanla ilişkilendirilebilecek özellikte olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Petroglif Nedir?

Bir petroglif, bir kaya sanatı biçimi olarak, bir kaya yüzeyinin bir kısmını kazarak, oyarak veya aşındırarak oluşturulan bir görüntüdür.

YORUMLAR

  • 0 Yorum