Kamu bankaları üzerinde doğrudan ve ticari bankalar üzerinde dolaylı baskı kurularak faizlerde yaptırılan indirimin kredi kullanımında yüzde 21.4’lük artışa yol açtığını ifade eden Beko; krediler 783.9 milyar liraya ulaştı. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin verilerine göre, kişi başına ortalama bireysel kredi borcu da son bir yılda 17 bin 572 liradan 22 bin 87 liraya yükseldi. Kişi başına borç oranı 22 bin 87 liraya yükselirken işçilerin, yüzde 92’sinin borçlu olduğunu söyledi. “Geliri ve işi olmayanı borçlandırmak o insanlara yapılacak en büyük kötülüktür. İşçi ve dar gelirli vatandaşların kredi borcundaki artış ile birlikte, Korona ve sağlık tehdidinin yanı sıra işsizlik, açlık, sefalet, borçlanma gibi pek çok sorun daha da hissedilir hale gelmiştir. Bu nedenle de ekonomik sıkıntılarla boğuşan on milyonlarca işçi ve emekçi, sırtlarındaki ekonomik yükün altından kalkmak için daha fazla borçlanmak durumunda bırakılıyor. Amaç ise geniş halk kesimlerini fakirleştirip AKP’ye mahkum etmek” dedi.
İKTİDAR EMEKÇİLERİN YAŞAMINI ÇEKİLMEZ KILIYOR
Saray rejimi halk düşmanıdır. Müteahhit ve zengin dostudur. İşçi-emekçi, emekli ve dar gelirli kesimleri borçkolik yaparak salgının yarattığı büyük tahribatın etkilerinin uzun yıllara yayılmasının önü açılıyor diyen Beko; Kamu bankaları eliyle dağıtılan düşük faizli konut, taşıt, ihtiyaç kredileriyle ve turizm paketleriyle halka tuzak kurulduğunun altını çizdi. Beko: “AKP’nin ve ortaklarının, krizi aşma vaadiyle artan işsizliğin önüne geçilemeyeceğini ifade etti. Üretim ekonomisi yerine rant, inşaat, saray peşinde koşanların geniş halk kesimlerinin yaşamını çekilmez kıldığına dikkat çekti. Saray rejiminin toplumu her alanda olduğu gibi ekonomi alanına da baskı altında tutabilmek için borçlandırma stratejisini kullandığını unutmamalıyız. Vatandaşlarımız bu konuda çok daha dikkatli olmalıdır” uyarısında bulundu.
AMAÇ VATANDAŞIN ELİNDEKİLERİ GASP ETMEK Mİ?
AKP ve ortağının işçi, esnaf, çiftçi gibi toplumun dar gelirli kesimini daha fazla borçlandırıp elindekileri gasp etmeye çalıştıklarını kaydeden Beko, “Bankaların hükümet tarafından kredi vermeye zorlanması ile kredi miktarındaki hızlı artış yüzünden bankalar da ciddi risk altına sokulmuştur. Sizlerle bir rakam paylaşayım. Kriz sürecinde metal işçisinin yüzde 75'i gelir kaybı yaşadı. İşçilerin yüzde 92'si borçlu, her üç işçiden ikisinin tüketici kredisi borcu var. Borçlu işçilerin yüzde 97'si borçlarını öderken zorlanıyor ve on işçiden biri kirasını ödeyemedi, iki işçiden birinin borcu arttı” hatırlatmasında bulundu.
BANKALARA BORÇ ARTTI
Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu, “Mart 2019'da 590,7 milyar lira olan borç miktarının 12 ayda yüzde 20,2 artışla 709,7 milyar liraya tırmandığını söyleyen Beko: borçlu kişi sayısı ise söz konusu bir yılda 1,2 milyon arttı. Türkiye'de 32,2 milyon kişinin borçlarının ağırlıklı bölümü ise bankalara. Aynı rapora göre, hane halkı bankalara 644,6 milyar lira, finansman şirketlerine ise 10,5 milyar lira borçlu. Konut piyasasına dar gelirliler lehine müdahale etmekten sorumlu olması gereken ama bu iş dışında AKP’nin dar partizan çıkarlarına hizmet adına olmadık yerlerde görmeye alıştığımız TOKİ ise ailelerden 24,7 milyar lira alacaklı durumda. Ailelerin 307,5 milyar lira ihtiyaç kredisi borçları var. Herkes borçkolik olmuş. Borcu borçla çevirmek durumunda kalmış. Borçlanmayla insanlar siyasal istikrar adı altında tek adam rejimi dayatmasını kabule zorlanmış. Ama artık bıçak kemikte. Bu devran değişmek zorunda.” sözleriyle tepki gösterdi.
İKTİDAR EMEKÇİLERİN YAŞAMINI ÇEKİLMEZ KILIYOR
Saray rejimi halk düşmanıdır. Müteahhit ve zengin dostudur. İşçi-emekçi, emekli ve dar gelirli kesimleri borçkolik yaparak salgının yarattığı büyük tahribatın etkilerinin uzun yıllara yayılmasının önü açılıyor diyen Beko; Kamu bankaları eliyle dağıtılan düşük faizli konut, taşıt, ihtiyaç kredileriyle ve turizm paketleriyle halka tuzak kurulduğunun altını çizdi. Beko: “AKP’nin ve ortaklarının, krizi aşma vaadiyle artan işsizliğin önüne geçilemeyeceğini ifade etti. Üretim ekonomisi yerine rant, inşaat, saray peşinde koşanların geniş halk kesimlerinin yaşamını çekilmez kıldığına dikkat çekti. Saray rejiminin toplumu her alanda olduğu gibi ekonomi alanına da baskı altında tutabilmek için borçlandırma stratejisini kullandığını unutmamalıyız. Vatandaşlarımız bu konuda çok daha dikkatli olmalıdır” uyarısında bulundu.
AMAÇ VATANDAŞIN ELİNDEKİLERİ GASP ETMEK Mİ?
AKP ve ortağının işçi, esnaf, çiftçi gibi toplumun dar gelirli kesimini daha fazla borçlandırıp elindekileri gasp etmeye çalıştıklarını kaydeden Beko, “Bankaların hükümet tarafından kredi vermeye zorlanması ile kredi miktarındaki hızlı artış yüzünden bankalar da ciddi risk altına sokulmuştur. Sizlerle bir rakam paylaşayım. Kriz sürecinde metal işçisinin yüzde 75'i gelir kaybı yaşadı. İşçilerin yüzde 92'si borçlu, her üç işçiden ikisinin tüketici kredisi borcu var. Borçlu işçilerin yüzde 97'si borçlarını öderken zorlanıyor ve on işçiden biri kirasını ödeyemedi, iki işçiden birinin borcu arttı” hatırlatmasında bulundu.
BANKALARA BORÇ ARTTI
Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu, “Mart 2019'da 590,7 milyar lira olan borç miktarının 12 ayda yüzde 20,2 artışla 709,7 milyar liraya tırmandığını söyleyen Beko: borçlu kişi sayısı ise söz konusu bir yılda 1,2 milyon arttı. Türkiye'de 32,2 milyon kişinin borçlarının ağırlıklı bölümü ise bankalara. Aynı rapora göre, hane halkı bankalara 644,6 milyar lira, finansman şirketlerine ise 10,5 milyar lira borçlu. Konut piyasasına dar gelirliler lehine müdahale etmekten sorumlu olması gereken ama bu iş dışında AKP’nin dar partizan çıkarlarına hizmet adına olmadık yerlerde görmeye alıştığımız TOKİ ise ailelerden 24,7 milyar lira alacaklı durumda. Ailelerin 307,5 milyar lira ihtiyaç kredisi borçları var. Herkes borçkolik olmuş. Borcu borçla çevirmek durumunda kalmış. Borçlanmayla insanlar siyasal istikrar adı altında tek adam rejimi dayatmasını kabule zorlanmış. Ama artık bıçak kemikte. Bu devran değişmek zorunda.” sözleriyle tepki gösterdi.
YORUMLAR