İzmir İş dünyası ekonomik açıdan çalkantılı bir yıl olan 2018 yılını geride bıraktıklarını belirterek, 2019 yılının toparlanma yılı olması beklediklerini söyledi. 2019 yılında da bir yerel seçimin yaşanacağına dikkat çeken iş dünyası temsilcileri, bu nedenle yeni yılda ekonomide atılacak adımlarda daha dikkatli davranılması gerektiğini, özellikle yurtdışı piyasaların iyi okunarak, tedbirlerin alınmasının şart olduğuna işaret ettiler. 2019 da en önemli konunun enflasyon ve döviz kuru istikrarı olacağının altını çizen İzmir İş Dünyası temsilcileri, gerçekçi ve uzun vadeli programlar beklediklerini dile getirdiler.
BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Seda Kaya Ösen:
2018 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7,3, ikinci çeyrekte yüzde 5,3, üçüncü çeyrekte ise 1.6 düzeyinde büyüyen Türkiye ekonomisi, yılın ikinci yarısında kur artışlarının hızlanmasıyla tüketici enflasyonunda yüzde 25, üretici enflasyonunun da ise yüzde 45’leri gördü. Ekonomimizde görülen bu düşüş ve büyümedeki gerileme doğal olarak enflasyonu da olumsuz etkiledi. Yaşanan bu durum karşısında sanayici ve yatırımcılar piyasada nakit sıkışıklığı ve yükselen kredi faizleri ile mücadele etmek durumunda kaldı. Tüm bu gelişmeler neticesinde 2019 yılının ekonomik parametreler açısından aşağı yönlü olmaktan ziyade yatay düzlemde seyredeceğini düşünüyorum. Düşük büyüme rakamları, daralan ekonomi sebebiyle 2019 yılında atılacak adımların daha güvenli atılması gerekli. Bu anlamda 2019 yılının toparlanma yılı olmasını umut ediyor, yeni yılın tüm ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
EGSD Yönetim Kurulu Başkanı Atınç Abay:
“Doğru adımlar atılırsa hasarları azaltırız”
Ekonomik olarak inişli çıkışlı bir yılı geride bırakıyoruz. Yıla ilk çeyrekte 7.3 büyüme ile başlarken, son çeyrekte beklentinin eksi olması, yaşadığımız daralmanın boyutunu görmemiz açısından önemli. Bu anlamda zorlu bir yılı geride bıraktığımız söylenebilir. 2019 yılı için ekonomi idaresinin öngörüleri bu zorlu dönemin 2019 için de süreceği yönünde. Özellikle dünyada ivmesi sürekli artan ekonomi savaşları, ABD Merkez Bankası’nın sürekli faiz artırımı, dünya piyasalarında nakit darlığına sebep oluyor. Bunun yansımaları da her ülke ekonomisine olduğu gibi bize de etki ediyor. Ancak böylesi küresel durumlardan minimum etkilenmenin yolu da daha güçlü bir ekonomiye sahip olmaktan geçer. Bunun için de ülkemizin yapısal reformlara ihtiyacı var. 2019 yılı da enflasyon ile mücadele ve döviz kurunun stabil tutulmaya çalışılmasıyla geçecek gibi görünüyor. Bu anlamda öz kaynaklarla yapılan üretim ve ihracat odaklı pazarlamayı hedefleyen bir anlayışla 2019 yılını karşılamak ve sürdürmek durumunda olduğumuz görünen bir gerçek. Bu anlayışla Türkiye ekonomisi olarak 2019 yılında doğru adımları atabilirsek böylesi ekonomik dalgalanmaların etkilerinden daha az hasarla çıkabileceğimizi düşünüyorum.
TÜGİAD Ege Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Can Yavaş:
“En önemli konu enflasyon ve dövizde istikrar”
2018 yılını kapatırken gündemimiz yüksek enflasyon ve yüksek seyreden döviz ile mücadele oldu. 2018 yılında dövizdeki ani yükseliş ekonomimizdeki bir çok dengeyi bozdu. YEP ve sonrasında ekonomi kurmaylarının öncelikli konusu da bu sebeple enflasyonla topyekün mücadele oldu. 2019 yılı ise anlaşılıyor ki temel mücadele alanımız enflasyon ve özellikle dövizdeki istikrar olacaktır. İthalata dayalı üretim anlayışından ülke olarak kurtularak öz kaynaklarla üretim ve ihracat yapabilen bir ülke olmak, böylesi zamanlarda daha da önemli oluyor. Bu anlamda ıskalamamız gereken bir dönemi yaşıyoruz. Tabii özellikle yerel seçimlerden sonra ekonomik seyri de iyi değerlendirmek gerekiyor. Seçimlerden sonra hükümet eliyle atılacak adımlar ve alınacak önlemlerin doğrudan ekonomiye etki edeceğini düşünürsek, özellikle seçime kadar stabil bir dönem geçireceğimizi düşünüyorum.
İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter:
“Gerçekçi ve uzun vadeli planlar bekliyoruz”
Türkiye gündemi 2018 yılında oldukça hareketli geçti. Ekonomik anlamda yaşanan gelişmeler, enflasyon, dövizdeki yükseliş gibi konular gündemimizi uzun süre meşgul etti. Enflasyonla Topyekün Mücadele, Yeni Ekonomi Programı gibi çalışmalarla içinden geçmekte olduğumuz ekonomik daralmaya çözüm üretilmeye çalışıldığı 2018 yılını geride bırakırken 2019 yılında daha gerçekçi ve uzun vadeli planların hayata geçirilmesini temenni ediyoruz. 2019 yılının bu anlamda da kolay geçmeyeceği ortadayken ekonomi yönetiminin daha köklü ve somut adımlar atmasını iş dünyası olarak bekliyoruz. İzmir İş Kadınları Derneği olarak, kadınların iş hayatında daha aktif rol aldığı ekonomi politikalarının gündeme gelmesinin üretim sürecine olumlu anlamda birçok katkı yapacağını düşünüyoruz. 2019 yılında daha fazla kadının üretime katıldığı, siyasi ve ekonomi başta olmak üzere her alanda kadınlara eşit temsil haklarının verildiği bir yıl yaşamak en büyük dileğimiz. Umuyoruz ki 2019 yılında çocuklarla ilgili olumlu haberlerin, kadınlarla ilgili başarı hikayelerinin, çevreyle ilgili doğa dostu gelişmelerin, ekonomi, hukuk ve siyasi alanda gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşılacak hedeflerin konuşulduğu bir yıl olur
KESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Meriç:
“Uluslar arası piyasalar ve ekonomiler iyi takip edilmeli”
Ekonomik anlamda dengesiz bir yılı geride bırakıyoruz. Her çalkantılı dönemde buna sebep olan ulusal veriler tartışılmakla beraber bunu uluslararası piyasalar ve siyasi etkilerinden bağımsız değerlendirmemiz mümkün değil. Kapalı bir ekonomiye sahip değilseniz dünyadaki dalgalanmalardan etkilenmemeniz de olası değil. Ancak burada önemli olan bu etkinin şiddeti. Eğer kırılgan ve tedirgin bir ekonomik yapıya sahipseniz bu etkilerin sizin ekonominizdeki hasarı daha yüksek olabiliyor. 2018 yılında bizim yaşadığımız da tüm ekonomistlerin hem fikir olduğu üzere kırılgan yapımız. 2019 yılında da dünya piyasalarında benzer etkilerin süreceğini düşünürsek, buna göre önlemlerini alan, bu dünya konjonktürüne göre ekonomik yapısını dizayn eden bir ekonomi yönetimine sahip olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu bağlamda sanayici ve iş insanlarının 2019 yılında fazla borçlanmaya girmeden, özellikle uluslararası piyasaları ve ekonomileri takip ederek adım atmaları hem kendileri hem de ülke ekonomisi için yararlı olacaktır.
EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam:
“Sanayiciler artık gözlerini ihracata dikmeli”
2018, hem Türkiye hem de dünya için ekonomik dalgalanmaların yılı oldu. Yılın başı ile sonu ekonomi açısından siyah ile beyaz kadar birbirinden ayrı seyretti diyebiliriz. Yılın ilk yarısında büyüyen, gelişen, atılımlar yapan, ihracat rekorları kıran bir ekonomik yapıya sahipken, yılın ikinci yarısında dövizde başlayan yukarı yönlü hareket ve buna bağlı olarak yükselen enflasyon ekonomimizi zorlayıcı unsurlar olarak görüldü. Birinci çeyrekten sonra ikinci ve üçüncü çeyrekte kademeli olarak düşen büyüme oranlarımız, 2018 yılının son çeyreğinde sanıyorum eksiyi gösterecek. Ekonomi yönetiminin açıkladığı YEP’e göre de beklenti 2019 yılının düşük büyüme rakamı ile geçeceği yönünde oldu. Bu verilere baktığımız zaman 2019 yılı ekonomimiz açısından yara sardığımız bir yol olacak gibi görünmekle beraber böylesi atmosferlerde sanayicilerimizin de adımlarını atarken dikkatli hareket etmeleri gerekli. Özellikle ihracatı gündemine almamış ve sadece iç pazar odaklı hareket eden yatırımcı, üretici ve sanayicilerin gözlerini ihracata dikmeleri sanıyorum artık bir zorunluluk. Öte yandan ekonomide zorlukların yaşandığı zamanlar aynı zamanda yatırım zamanlarıdır. Bu anlamda sektördeki gelişmeleri ve değişimleri yakından takip edip ortaya çıkan fırsatları da değerlendirmek gerekli.
EGİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilhan Antitoros:
“Yerel seçim sonrası ekonomik seyri iyi izlemek gerekiyor”
Türkiye ekonomisi birinci ve ikinci çeyrekte büyüyen, üçüncü çeyrekte düşük bir oranda büyüyen ve görünen o ki son çeyrekte ise küçülen bir ekonomiye sahip olarak 2018 yılını kapatıyor. Dövizdeki ani yükseliş, akabinde faizlerdeki yükseliş ile artan enflasyon, yapılan vergi indirimleri, enflasyonla topyekün mücadele önlemleri ve diğer ekonomi politikalarıyla etkisi dizginlenmeye çalışıldı. 2019 yılına gelirsek ilk altı aylık döneminde faizler yüksek düzeyini korurken dövizin de yüksek seyrini koruyacağı ekonomi çevrelerinin yaptığı başlıca yorumlar. 2019 yılının olası ulusal ve uluslararası ekonomik koşullarını dikkate alarak, yani geleceğe bakarak, doğru adımları atmayı hedeflemek en doğru hamle olacaktır. Özellikle yerel seçim sonrası ekonomik seyri iyi izlemek, atılacak adımları buna göre değerlendirmek sanıyorum diğer bir dikkat edilmesi gereken husus olarak görünüyor.
BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Seda Kaya Ösen:
2018 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7,3, ikinci çeyrekte yüzde 5,3, üçüncü çeyrekte ise 1.6 düzeyinde büyüyen Türkiye ekonomisi, yılın ikinci yarısında kur artışlarının hızlanmasıyla tüketici enflasyonunda yüzde 25, üretici enflasyonunun da ise yüzde 45’leri gördü. Ekonomimizde görülen bu düşüş ve büyümedeki gerileme doğal olarak enflasyonu da olumsuz etkiledi. Yaşanan bu durum karşısında sanayici ve yatırımcılar piyasada nakit sıkışıklığı ve yükselen kredi faizleri ile mücadele etmek durumunda kaldı. Tüm bu gelişmeler neticesinde 2019 yılının ekonomik parametreler açısından aşağı yönlü olmaktan ziyade yatay düzlemde seyredeceğini düşünüyorum. Düşük büyüme rakamları, daralan ekonomi sebebiyle 2019 yılında atılacak adımların daha güvenli atılması gerekli. Bu anlamda 2019 yılının toparlanma yılı olmasını umut ediyor, yeni yılın tüm ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
EGSD Yönetim Kurulu Başkanı Atınç Abay:
“Doğru adımlar atılırsa hasarları azaltırız”
Ekonomik olarak inişli çıkışlı bir yılı geride bırakıyoruz. Yıla ilk çeyrekte 7.3 büyüme ile başlarken, son çeyrekte beklentinin eksi olması, yaşadığımız daralmanın boyutunu görmemiz açısından önemli. Bu anlamda zorlu bir yılı geride bıraktığımız söylenebilir. 2019 yılı için ekonomi idaresinin öngörüleri bu zorlu dönemin 2019 için de süreceği yönünde. Özellikle dünyada ivmesi sürekli artan ekonomi savaşları, ABD Merkez Bankası’nın sürekli faiz artırımı, dünya piyasalarında nakit darlığına sebep oluyor. Bunun yansımaları da her ülke ekonomisine olduğu gibi bize de etki ediyor. Ancak böylesi küresel durumlardan minimum etkilenmenin yolu da daha güçlü bir ekonomiye sahip olmaktan geçer. Bunun için de ülkemizin yapısal reformlara ihtiyacı var. 2019 yılı da enflasyon ile mücadele ve döviz kurunun stabil tutulmaya çalışılmasıyla geçecek gibi görünüyor. Bu anlamda öz kaynaklarla yapılan üretim ve ihracat odaklı pazarlamayı hedefleyen bir anlayışla 2019 yılını karşılamak ve sürdürmek durumunda olduğumuz görünen bir gerçek. Bu anlayışla Türkiye ekonomisi olarak 2019 yılında doğru adımları atabilirsek böylesi ekonomik dalgalanmaların etkilerinden daha az hasarla çıkabileceğimizi düşünüyorum.
TÜGİAD Ege Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Can Yavaş:
“En önemli konu enflasyon ve dövizde istikrar”
2018 yılını kapatırken gündemimiz yüksek enflasyon ve yüksek seyreden döviz ile mücadele oldu. 2018 yılında dövizdeki ani yükseliş ekonomimizdeki bir çok dengeyi bozdu. YEP ve sonrasında ekonomi kurmaylarının öncelikli konusu da bu sebeple enflasyonla topyekün mücadele oldu. 2019 yılı ise anlaşılıyor ki temel mücadele alanımız enflasyon ve özellikle dövizdeki istikrar olacaktır. İthalata dayalı üretim anlayışından ülke olarak kurtularak öz kaynaklarla üretim ve ihracat yapabilen bir ülke olmak, böylesi zamanlarda daha da önemli oluyor. Bu anlamda ıskalamamız gereken bir dönemi yaşıyoruz. Tabii özellikle yerel seçimlerden sonra ekonomik seyri de iyi değerlendirmek gerekiyor. Seçimlerden sonra hükümet eliyle atılacak adımlar ve alınacak önlemlerin doğrudan ekonomiye etki edeceğini düşünürsek, özellikle seçime kadar stabil bir dönem geçireceğimizi düşünüyorum.
İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter:
“Gerçekçi ve uzun vadeli planlar bekliyoruz”
Türkiye gündemi 2018 yılında oldukça hareketli geçti. Ekonomik anlamda yaşanan gelişmeler, enflasyon, dövizdeki yükseliş gibi konular gündemimizi uzun süre meşgul etti. Enflasyonla Topyekün Mücadele, Yeni Ekonomi Programı gibi çalışmalarla içinden geçmekte olduğumuz ekonomik daralmaya çözüm üretilmeye çalışıldığı 2018 yılını geride bırakırken 2019 yılında daha gerçekçi ve uzun vadeli planların hayata geçirilmesini temenni ediyoruz. 2019 yılının bu anlamda da kolay geçmeyeceği ortadayken ekonomi yönetiminin daha köklü ve somut adımlar atmasını iş dünyası olarak bekliyoruz. İzmir İş Kadınları Derneği olarak, kadınların iş hayatında daha aktif rol aldığı ekonomi politikalarının gündeme gelmesinin üretim sürecine olumlu anlamda birçok katkı yapacağını düşünüyoruz. 2019 yılında daha fazla kadının üretime katıldığı, siyasi ve ekonomi başta olmak üzere her alanda kadınlara eşit temsil haklarının verildiği bir yıl yaşamak en büyük dileğimiz. Umuyoruz ki 2019 yılında çocuklarla ilgili olumlu haberlerin, kadınlarla ilgili başarı hikayelerinin, çevreyle ilgili doğa dostu gelişmelerin, ekonomi, hukuk ve siyasi alanda gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşılacak hedeflerin konuşulduğu bir yıl olur
KESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Meriç:
“Uluslar arası piyasalar ve ekonomiler iyi takip edilmeli”
Ekonomik anlamda dengesiz bir yılı geride bırakıyoruz. Her çalkantılı dönemde buna sebep olan ulusal veriler tartışılmakla beraber bunu uluslararası piyasalar ve siyasi etkilerinden bağımsız değerlendirmemiz mümkün değil. Kapalı bir ekonomiye sahip değilseniz dünyadaki dalgalanmalardan etkilenmemeniz de olası değil. Ancak burada önemli olan bu etkinin şiddeti. Eğer kırılgan ve tedirgin bir ekonomik yapıya sahipseniz bu etkilerin sizin ekonominizdeki hasarı daha yüksek olabiliyor. 2018 yılında bizim yaşadığımız da tüm ekonomistlerin hem fikir olduğu üzere kırılgan yapımız. 2019 yılında da dünya piyasalarında benzer etkilerin süreceğini düşünürsek, buna göre önlemlerini alan, bu dünya konjonktürüne göre ekonomik yapısını dizayn eden bir ekonomi yönetimine sahip olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu bağlamda sanayici ve iş insanlarının 2019 yılında fazla borçlanmaya girmeden, özellikle uluslararası piyasaları ve ekonomileri takip ederek adım atmaları hem kendileri hem de ülke ekonomisi için yararlı olacaktır.
EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam:
“Sanayiciler artık gözlerini ihracata dikmeli”
2018, hem Türkiye hem de dünya için ekonomik dalgalanmaların yılı oldu. Yılın başı ile sonu ekonomi açısından siyah ile beyaz kadar birbirinden ayrı seyretti diyebiliriz. Yılın ilk yarısında büyüyen, gelişen, atılımlar yapan, ihracat rekorları kıran bir ekonomik yapıya sahipken, yılın ikinci yarısında dövizde başlayan yukarı yönlü hareket ve buna bağlı olarak yükselen enflasyon ekonomimizi zorlayıcı unsurlar olarak görüldü. Birinci çeyrekten sonra ikinci ve üçüncü çeyrekte kademeli olarak düşen büyüme oranlarımız, 2018 yılının son çeyreğinde sanıyorum eksiyi gösterecek. Ekonomi yönetiminin açıkladığı YEP’e göre de beklenti 2019 yılının düşük büyüme rakamı ile geçeceği yönünde oldu. Bu verilere baktığımız zaman 2019 yılı ekonomimiz açısından yara sardığımız bir yol olacak gibi görünmekle beraber böylesi atmosferlerde sanayicilerimizin de adımlarını atarken dikkatli hareket etmeleri gerekli. Özellikle ihracatı gündemine almamış ve sadece iç pazar odaklı hareket eden yatırımcı, üretici ve sanayicilerin gözlerini ihracata dikmeleri sanıyorum artık bir zorunluluk. Öte yandan ekonomide zorlukların yaşandığı zamanlar aynı zamanda yatırım zamanlarıdır. Bu anlamda sektördeki gelişmeleri ve değişimleri yakından takip edip ortaya çıkan fırsatları da değerlendirmek gerekli.
EGİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilhan Antitoros:
“Yerel seçim sonrası ekonomik seyri iyi izlemek gerekiyor”
Türkiye ekonomisi birinci ve ikinci çeyrekte büyüyen, üçüncü çeyrekte düşük bir oranda büyüyen ve görünen o ki son çeyrekte ise küçülen bir ekonomiye sahip olarak 2018 yılını kapatıyor. Dövizdeki ani yükseliş, akabinde faizlerdeki yükseliş ile artan enflasyon, yapılan vergi indirimleri, enflasyonla topyekün mücadele önlemleri ve diğer ekonomi politikalarıyla etkisi dizginlenmeye çalışıldı. 2019 yılına gelirsek ilk altı aylık döneminde faizler yüksek düzeyini korurken dövizin de yüksek seyrini koruyacağı ekonomi çevrelerinin yaptığı başlıca yorumlar. 2019 yılının olası ulusal ve uluslararası ekonomik koşullarını dikkate alarak, yani geleceğe bakarak, doğru adımları atmayı hedeflemek en doğru hamle olacaktır. Özellikle yerel seçim sonrası ekonomik seyri iyi izlemek, atılacak adımları buna göre değerlendirmek sanıyorum diğer bir dikkat edilmesi gereken husus olarak görünüyor.
YORUMLAR