Ortaokulda ‘Şayan’ isminde Karşıyakalı matematik öğretmenimiz vardı.
Öğrenciler ona ‘Killing!’ adını takmıştı.
‘Killing!’, saçları dökülmüş bir çizgi roman kahramanı idi.
Nedense zamanımızdan bu yana yaşamda her nefesimiz bile matematik hesabı olmasına rağmen bu dersi bir türlü sevemiyoruz.
Kabahat genetik yapımızda mı, zihnimizde mi, yoksa yetiştirilmemizde mi?
Sosyal yapımızdan mı geliyor, çıkaramıyorum.
Zaman zaman gazetelerde ir öğretmenin bulduğu yöntem ile matematiği sevdirdiğini okuyoruz.
Ama bu tür haberler saman alevi gibi oluyor;
Bir anda parlıyor, herkes ilgileniyor sonra sönüyor.
Yani bitiyor!
Daha birkaç gün önce, sanıyorum Murat Demircan binden fazla gazeteci ve basın danışmanına attığı mailde Denizli Pamukkale Üniversitesi’nde bir öğretim görevlisinin bulduğu sistemden söz ederek, söyleşi ya da haber yapmak isteyenlere adres gösteriyordu.
İlgilenmedim…
Ama aklımda kalan, öğretim görevlisinin buluşu yani kolay öğrenme ve sevme sistemi ya ‘yabancı dil’ yani İngilizce idi ya da ‘korkunç!’ olarak gördüğümüz ‘matematik’ idi…
*- Bildiri ile bu iş olmaz!
Zaten böyle durumlarda ismime mail gelmeyince ilgilenmeme kararı aldım.
İlgiyi ilgisiz herkesin aynı kefeye konulmasına karşıyım.
Zaten bu yüzden bazı belediye bültenleri ile şirket davetlerini ve etkinliklerini görmezden geliyorum.
Bu yüzden birçok gazete de muhabir sayısını azalttı.
Yalnız aralık ayında İzmir’de işsiz kalan emekçi yani muhabir sayısı sanıyorum 30’a yaklaştı.
Bazılarının sözde kolaylığı kaç tane gerçek haberciyi işsiz bıraktı
Meslek üzerinde hiçbir etkinliği olmayan, geçmişleri de hikâye olanlar ise sözüm ona her fırsatta bildiri yayınlamayı marifet sayıyorlar.
Aslında onlar gazete emekçilerinin hakkına korumadıkları gibi kendilerine yatırım yapıyorlar.
Anlamadığım nokta CHP’liler de AKP’liler de buna çanak tutuyor.
Sadece MHP, Musavvat Derviş’in il başkanlığı döneminde bu tiplere ‘hayır ‘ diyebiliyordu.
Aradan zaman geçti, değişen ne oldu?
Sadece kişiler değişti…
Ama mantık hep aynı…
İzmir’deki sahtekar ve dolandırıcı ile göz boyacılar arasında önemli bir değişiklik yok..
Sadece isim ve kıyafet değişikliği var.
Zaten arada sesini çıkaranlar da, hemen guruptan ayrıştırılıyorlar.
Doğru söyleyeni dokuz değil 99 köyden de İzmir’den de yolluyorlar.
*- Bir noktaya kadar
İşte bizim ortaokulda ‘Killing’ dediğimiz ‘Korkunç!’ matematik öğretmenimiz gerçekte eli öpülesi Şayak Hocamız, sık sık ‘Çocuklar zafer hasarsız kazanılmaz!’ derdi.
Bu arada sık sık da şu örneği verirdi:
‘Size her gün baklava yedirsem yine yaranamam. Üç gün sonra ‘yine mi?’ diyerek isyan edersiniz. Ayrıca baklava yemek de emek ister. Dilimi tabaktan çatalla alacaksın, havaya kaldıracaksın, ağzını açacaksın, içine yerleştireceksin, sonra ağzını kapatıp çiğnemeye başlayacaksın, yavaş yavaş yutacak, hazmedeceksin!’ Yani efor sarf edeceksin, sıralamayı şaşırmayacaksın!’
Şayan Öğretmenimiz, ‘çile ve sıkıntı çekilmeden başarıya ve güzel günlere ulaşılamayacağını’ da kendin has örnekleriyle anlatırdı.
Sınıfın ortasında dik duruşuyla ve gülmeyen yüzüyle ağzından tek tek sözcükleri çıkararak anlatırdı.
Beni etkilemiş olmalı ki aradan onca yıllar geçmesine rağmen anımsıyorum.
*- Ne yaparlarsa yapsınlar
Bunları yazmamın ve hatırlamamın nedeni İzmirli yerel ve yandaş basının İzmir halkını sürekli olarak yanlış ilgilendirmesi ve özellikle CHP’li belediyelere ve de hizmetleri sözüm ona küçültmeye kalkması…
Yapacak bir iş bulamamışlar bu kez tramvay çalışmalarını alkışlayıp ‘Helal olsun, hükümetin bu kadar engellemelerine, İzmir’in hak ettiği ödemeleri yapmamalarına, plan ve projeleri zamanında onaylamamalarına, hatta beş milyona yakın Türk insanının temsilcisi Başkan Kocaoğlu’nu randevusu olmasına rağmen bakanlık kapılarında bekletmelerine rağmen, kendi öz kaynaklarıyla yoku var ediyorlar’ demeleri gerekirken, çalışmalar yüzünden kentin o semtindeki trafik sıkışıklığını, manşet edebiliyorlar.
Tek dertleri, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu…
Kocaoğlu, her yıl belediye bütçesinden, yani senin benim vergilerimden elde edilen geliri, artık bu yandaşa aktarmıyor.
‘Yeter artık!’ dedi.
Hem de düne kadar bunlara ödenen ‘ilan’ paraları şöyle böyle değildi.
Daha birkaç gün önce Sayıştay raporlarından ortaya çıktı…
AKP yanlısı gazete ve televizyonlara devlet kesesinden aktarılan milyon liralar…
Aslında benim anlamakta zorluk çektiğim CHP’li belediyeler ile sosyal demokrat olduğunu iddia eden iş adamları ile sanayicilerin de, tiraj yerlerde sürünecek hale gelen, çareyi ücretsiz dağıtımda bulan bu yandaşlara ve adı sanı belli olmayanlara, ‘sus payı’ olarak verdikleri paralar…
Bırakın iş adamı ya da sanayiciyi hiç ama hiç kimse cebinden bir kuruşu kimseye vermez, bu nasıl oluyor?
*- Atatürk’ün yolundayız
Yandaş basın açık ve net bir şekilde İzmir’in kendi imkânları ve kaynakları ile de olsa gelişmesini ilerlemesini istemiyor.
Bu apaçık ortada…
Ama ben onlara anlayacakları dilden yanıt vereyim, İzmirli bir vatandaş olarak; ‘Çatlasanız da patlasanız da İzmir Atatürk’ün izinde, bildiği yolda ilerleyecektir’
*- Müneccim şeyi mi yediler!
Adamlar ya da kadınlar, her kimseler, CHP’nin MYK’sında İzmir’den dört, hatta Kemal Kılıçdaroğlu ile beş kişinin temsil edilmesini bile nasıl yorumluyor:
Dedikleri şu:
‘Bu MYK birilerini üzecek!’
Sonra baklayı ağızlarından çıkarıyorlar:
‘CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun MYK’da Kamil Okyay Sındır ve Erdal Aksünger’e yer vermesi, bu isimlerle yıldızı hiç barışmayan Kocaoğlu- Yüksel ekibinin moralini bozdu!’
Allah, Allah!
Daha hiç kimsenin bilgisi bile olmadan CHP İl Başkanı Alaattin Yüksel memnuniyeti bildiren açıklama yapmadı mı?
Ben onlara başka bir tiyo vereyim:
Hani şu eski Milletvekili var ya;
Sizin gibi her mecrada Aziz Kocaoğlu’na çatmayı marifet sayan AKP’nin eski milletvekili Rifat Sait…
Şimdi AKP’nin yardım ekiplerinde görev yapan politikacı…
İşte Onun, yani Rifat Sait’in, milletvekili olmadan önceki, toplu yemeklerinin faturasını kim ödemişti?
Konuyu biraz daha açayım:
Buca’da olmasına rağmen yemek hangi ilçede verilmiş ve ‘Ben adam ayırmam!’ diyen zamanın hangi belediye başkanı AKP’li Rıfat Sait’in ricasını kırmayarak kendisine destek sağlamıştı?
Yanılabilir miyim?
Olabilir….
Kuşlar yanlış bilgi vermiş olabilir…
Ama bir de yandaş olarak siz araştırın bakalım!
Faturaları isteyin…
Bu kadar kişiye verilen yemeğin tutarını da lokantacıdan sorun!
Daha ne diyeyim?
Ama CHP’lileri şunu diyebilirim:
Artık yeni dönemde umarım aklınızı başınıza alırsınız, adamınızı seçmesini de bilirsiniz…
Bu cümlede çok ama çok ders alınması gereken fikir ve görüş var…
Tabi anlayana ya da anlamak isteyene…
*- Komuta ellerinde değil mi?
Çimanto fabrikaları karteli sürdürüyormuş…
Bunu iddia edenler de AKP’li müteahhitler…
Aslında hem çimento hem de demir inşaatta o kadar yüksek meblağı tutmaz.
Tutan müteahhitlerin yaptıkları bir harcamaya karşılık, ‘lüks’ diyerek on değil, 20 değil 100 misli fazla para kazanma hırsı…
Zaten inşaat sektörünün iddia edildiği gibi milli ekonomiye katkısı da devede kulak gibidir.
Arada bunu dile getirenler oluyor…
Denetimi kim yapıyor, haksız rekabet kararını kim veriyor, cezayı kim kesiyor?
Asıl bunlara bakmak lazım…
Adam AKP’li…
AKP’nin yeterli olmadığını açıkça olmasa da söylüyor, sonra da hedef saptırarak kendi öz imkânlarıyla, kaynaklarıyla, yoktan var etmeye çalışan, ama kesinlikle boyun eğmeyen İzmirli Efelere kafa tutuyor!
Olacak iş mi bu?
Beni ve benim gibileri, ya da birazcık gelişmeleri bilen her vatandaşı sinirlendiriyorlar…
*- Girişimcilik kursu foça’da başladı
Menemen Ticaret Odası ve Foça Belediyesi işbirliği ile gerçekleştirilen 13. Dönem KOSGEB Girişimcilik Kursu, Foça Belediyesi Balıkçı Kahvesi’nde başladı.
Bölgede yapılacak eğitim ve girişimcilik çalışmalarına olan desteklerinin süreceğini belirten Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ, katılımcılara başarı diledi.
Menemen Ticaret Odası Başkanı Yılmaz Güral ‘Girişimcilik kursu kursiyerlerimizi, Pazar günü dahi olsa eğitim kursuna devam ettikleri için tebrik ediyorum. Mülakatta hepsiyle tanışma fırsatımız oldu. Hayallerine inandıkları için buradalar. İnanıyorum ki bu eğitimin ardından hepsi başarılı işlere imza atacak; gerek Menemen ve Foça, gerekse Türkiye ekonomisine kazanç sağlayacaklar. Menemen Ticaret Odası ve Foça Belediyesi olarak onların yanındayız ve olmaya devam edeceğiz. İşbirliği için Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ’a çok teşekkür ediyorum’ dedi.
KOSGEB Eğitmeni Murat Taşkın, bugüne kadar Menemen ve Foça’da 13 kez gerçekleşen KOSGEB eğitimlerinde, 390 kişinin belge aldığını; 100 kişinin KOSGEB desteğiyle kendi işyerini açtığını söyledi.
***
GICIK
*- Ya ümitsizsiniz, ya da ümit sizsiniz. Ya çaresizsiniz; ya da çare sizsiniz.
*- Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu. Birinciliği beyaza verdiler.
*- İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
*- Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için…
Zahmetsiz kesinlikle olmaz!
Zahmetsiz kesinlikle olmaz!
26 Ocak 2016 - 13:41
YORUMLAR