CHP İzmir 2. Bölge Milletvekili Adayı Hatice Zeybek ile adaylığını, seçim sürecini ve çalışmalarını konuştuk. İlgi ile okuyacağınıza inanıyoruz.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Adım Hatice Zeybek Ziraat Yüksek Mühendisiyim 1988 Ege Ziraat mezunuyum 1992’de mastır tamamladım, şuan emekliyim. Serbest danışmanlık yapıyorum. Kalite belgelendirme, tarımsal ürünleri ile ilgili danışmanlık yapıyorum. Benim esas uzmanlık konum bu. En son Tariş İncir Birliği’nin ARGE müdürlüğünü yaptım 3 yıl. Onun dışında da tamamen ihracata giden sebze meyvelerde danışmanlık olarak hep özel sektörde kökenliyim. Kooperatifler ile çalışıyorum.
Kooperatifçiliğe ilginiz olduğunu biliyoruz, bu ilginiz nasıl başladı?
Tariş’te çalışmam, ailemin zeytinci olarak kooperatifle iç içe olması, rahmetli kayınpederimin üzümcü olarak kooperatifle iç içe olması, beni kooperatiflerde başka türlü bakmamı sağladı. “Tarım önemlidir. Küçük çiftçilerin korunması önemlidir ama bunları da sağlayacak olan tek sistem kooperatifçiliktir.” Diyen bir ziraat mühendisiyim. Şuan İzmir tarım grubundayım 4 yıldan bu yana. Orada büyük şehir belediyesinin özellikle kırsalda projelerini güçlendiren büyük paydaşlarıyla birlikte çalışıyorum. Tire Süt Kooperatifi, Bademler Kooperatifi, Bademli Kooperatifi gibi . ziraat mühendisleri odasında 2 dönem önce yönetim kurulundaydım. TÜMOB ayağımızda var. Mesleki örgütlülüğe sonuna kadar inanan bir insanım.
Siyasetle ne zaman ilgilenmeye başladınız?
Siyasetin içindeyim ailem zaten siyasetin içinde. Siyaset liseden itibaren 80 öncesi okuduk ama hep sol bir yerdeydik. Karşıt görüşlerin olduğu bir savaşın içinde hiç olmadım. Üniversiteye de 80 sonrasında geldik. Ben artık dışarıya açılmaya başlayınca solun dışındaki fikirleri tanımaya başladım. Daha doğrusu tepkileri tanımaya başladım. Üniversitedeyken öğrenci teşkilatının içerisindeydim. Lisedeyken de öyle. Aktif siyaset yapmadım bugüne kadar. Bornova CHP’nin üyesiyim mahalle temsilciliği bazındaydı benim siyasetin içinde olmam. Bu baskın seçimle birlikte birden oldu, milletvekilliği adaylığı da böyle oluştu. Ailemin içinde, politika içinde önemli isimler var. Onlarında teşvikleriyle biranda girdim. Kendimi millet vekilliği yarışında buldum. Tire Arena Stadı’nın açılışıydı. Ankara’dan da bir siyasetçi arkadaşımız vardı. Birlikte gittik Tire’nin açılışına ben orada 300 kişi ile sarılıp öpüşmüşüm. Herkes tanıyor kırsalda. Sonra Bademler’ de Doğal Yaşam Köyü’nün açılışı vardı. Oraya gittik orada da öyle, tarım camiasının güçlü isimleriyle bir aradayız. Bana dedi ki “hocam siz niye vekillik düşünmüyorsunuz. Bunlarla aranız çok iyi. Gerçekten kırsal dokuya hakimsiniz ve kırsal dokudaki insanların sıkıntılarını da biliyorsunuz bence siz girin bu işe” dedi. Bende öyle girdim. Vekillik durumum bu tabi 13. Sırada seçilmem büyük bir başarı 2. Bölgede. Etraftan arkadaşlar nerden düştü bu nerden geldi gibi sorgulamalar oldu. Çok fazla şehirde gerçekten boy göstermedim TÜMOB dışında. Bir de kent konseyi dışında şehirde hiç boy göstermedim. Siyasi duruşumuz hep kırsala yönelik oldu. Ama hep işte tarım önemlidir. Ben hep şey diyorum CHP’nin hak hukuk özgürlük mücadelesinde, o yolda ben tarım önemlidir. Üretim önemlidir. Küçük üreticilerin korunması önemlidir. Kooperatifçilik önemlidir diye bu yola girdim.
Kadınlara yönelik projeleriniz var mı?
Bugün kırsaldan kente göçü önlemek için orada kadına ve çocuğa dokunmalısınız. Kırsalda, CHP’nin var olmasının sebebi kadına ve çocuğa dokunması ile alakalı bugün İzmir de CHP bu kadar kırsalda da biliniyorsa bunun bedeni yerel yönetimlerin desteği. Bugün kırsaldan kente göçün olmadığı tek il. Bununda nedeni yerelin kırsala dokunması. Zaten bu büyükşehir yasasıyla birlikte yerel yönetimlerin kırsala desteğinin önü açıldı. Açık bırakıldı ve bunu büyükşehir belediyesi çok güzel kullandı. Fakat büyükşehir belediyesinin en büyük avantajı kırsalda çalıştığı partnerleri çok iyi. Bugün 13 – 15 yıldan beri süt kuzusu, ana sütü, okul sütü projesi gidiyorsa başarıyla bunun arkasında Tire Süt Kooperatifi ve onun başkanı var. Bugün ihracata giden kooperatif ürünlerinden, fideden fidandan bahsedebiliyorsak bu bademlinin başarısıdır. Ki Bademlinin Selçuk Birgi gibi kooperatifte duayen bir ismi var. Bugün Doğal Yaşam Köyü’nü İzmir büyükşehir Belediyesi çok ciddi bir yatırımla % 75 ini karşılıyor, İZKA Projeleri’de çok büyük bir yatırım yaptı ama onun arkasında Mehmet Seray kooperatif başkanı ve Mahmut Türkmenoğlu gibi kooperatifçiliğe ömrünü adamış bir insan var bir duayen var. Tam desteği kabul eden bir belediye başkanıyla o tam desteği birden 100 e çıkaran karşısında bir grup var. Bu nedenle de şuan benim bildiğim kadarıyla 11-12 tane belediyenin farklı görüşlerdeki belediyeler kırsal kalkınma projelerini birebir kes kopyala yapıştır şeklinde taklit etmeye başladılar. İzmir Tarım Grubu da bu duayenlerin içinde olduğu, belediyenin içinde olduğu bir grup ve biz orada Türkiye tarımıyla ilgili verilen tüm kararlarda, çıkarılan kanunlarda açıklamalar yapıyoruz. Her ay düzenli bir şekilde toplanıyoruz. Ve Türk Tarımı ile ilgili gerekirse açıklamalar yayınlıyoruz. Çünkü biliyoruz ki tarım stratejik. Aslında devlet tarafından yönetilmesi gereken devletçilik ilkesiyle yönetilmesi gereken bir sektör. Fakat ne yazık ki 1990’lı yılların başında itibaren Özal hükümetiyle birlikte seçilmiş hükümetler tarafından tarım ihmal edildi, tarımsal kitler, stratejik tüm kurumlar satıldı. Devlete ait kurumlar seçilmiş hükümetin içinde oluşturulan özelleştirme idaresi başkanlığınca satıldı. En büyük handikap burda başlıyor. Yani bugün döviz dolar 5 tl ye dayandıysa eğer bu kırsaldan kente çok derin bir dalga göçü de getirecek. Biz bunu çok net göreceğiz. Gerçekten büyük bir dalga ve bu ekonomik krize de sebep oluyor. Kırsalda çiftçi, üretici mutluysa para kazanıyorsa ekonomi iyidir. Yani Atatürk’ün dediği gibi “ Milli ekonominin milli temeli tarımdır” diyor. Tamamen bu şekildedir. Ve makro ekonomilerle değil, makro üretimlerde değil. Mikro üretimlerimizi koruyarak bunu yapmak zorundayız. Mesela çok gündemde şeker fabrikalarının kapatılması artık son haller bizim bundan önce bir sürü stratejik tarımsal kurumumuz kapatıldı. Ve bunu özelleştirme idaresi başkanlığı yaptı. Bir sürü eylemler yapıldı ama kapatılmaları ve satılmaları engellenemedi. TEKEL gibi Sümerbank gibi ama hiç mücadele özelleştirme idaresi başkanlığı kapatılsın tarafında olmadı. Bataklık orası yani sivrisineklerle uğraşmak değil de bataklığı kurutmak çözüm diye bakıyorum. Bugün özelleştirme idaresinin yönetimine bakıyorsunuz. Tamamen seçilmiş hükümetin insanları. Bugün şeker fabrikasının Türk Şeker Kurumu diye bir kurumu var. Oranın yönetimine bakıyorsunuz. Hükümet tarafından görevlendirilmiş insanlar devlete ait kurumlarda onlar tarafından görevlendiren onların satışını hızlandıran bir kesim var, bir yönetim var, esas çelişki o. Maalesef biz bunları koruyamadık. Dilerim bundan sonraki yapılanmada yine tarımsal kitler stratejik tüm kurumlar önemli hale gelir. Üretim yok çünkü. Üretim olmazsa mevcut tarımsal üretimin katma değerini üretime çevirmezseniz. Çok büyük işsizlik var. Birde tarım en vasıflı ile en vasıfsızın bir arada çalıştığı bir sektör. Ve devletin iş vermediği özellikle kadın istihdamında çok önemli sektörlerden bir tanesi. Bugün işletme bazında tarımı düşündüğünüzde. Sebze meyve işletmelerinin ya da reçeldi salçalıktı ve bunun gibi işletmeleri düşündüğünüz zaman orda bir sosyal güvenceleri de var onların ve her türlü haktan yararlanabiliyorlar. Arazide çalışanlarda tamamen % 80 oranı kadın bu nedenle çok tarım önemli.
Seçim sürecinde ne gibi çalışmalar yapacaksınız?
Biz bunu hem il başkanlığımızla, hem de bölgemizdeki aday arkadaşlarımızla konuştuk. Çok kısa bir zaman var. Ben şehirde zaman kaybetmek istemiyorum. Bilmiyorum zaten kendimi anlatma sürecine girmek istemiyorum. Kendimi anlatma ifade etme eğilimi olmayacağım tek yer kırsaldır. Kırsaldaki arkadaşlarımızla, partili arkadaşlarımızla, örgütlerimizle birlikte. İstediğimiz tüm köylere gideceğiz ve özellikle kırsaldaki gidip kahvelerde erkeklerle konuşmaktan ziyade benim bir şansım var gittiğim kahveye kadınlarda gelebilir. Kadın olduğum için ya da ben kadınlara çok rahatlıkla ulaşabilirim. Çoğunu tanıyorum zaten. Bir köye gittiğimde ben Hatice Zeybek diye kendimi tanıtma gereği duymuyorum. “Aa Hatice hanım” gelmiş durumu oluyor. Bir eve davet ediliyorsunuz ve siyasi çizginiz biliniyor o insanlar tarafından. “Evet Hatice hanım solcudur. CHP’lidir” bu kimlikle geldi buraya ve kadınlar sizi dinlemeye başlıyor. Kırsalda kadını ikna ettiğini zaman koçasıda ikna oluyor çocuğu da ikna oluyor. Ve ne yazık ki hem kırsalda hem kentte gençler yakın tarihle ilgili hiçbir şey bilmediklerinden dolayı çok büyük kayıp. Benim oğlumda bu yıl oy kullanacak kızım zaten kullanıyor. Her çocuk onlar gibi şanslı değil. İyi eğitim alıp ta siyasi bilgisi yakın tarih bilgisi az olan çocukta çok. Benim hedefim kırsaldaki kadınlara dokunup bir miktar kırsalda diğer partilere kayacak olan oy kitlesini arttırmak.
Seçimden nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
İzmir’de, Manisa’da, yakın illerde de Muharrem İnce’nin tüm mitinglerine katıldım ben. Ve Muharrem İnce’nin en çok taktir ettiğim kararlarından bir tanesi “otobüslerle kimse gelmesin” demesi. “Ben mevcut kitledeki insan dokusunu çıplak olarak görmek istiyorum” dedi. Ve gerçekten şu ana kadar o heyecanı çok gördük. Heyecan çok var katılım çok, insanlar ramazan, oruç hiç şikayet etmeden, çoluk çocuk herkes geliyor ve köylerden geliyorlar, taşıma sistemi yok. Bunu biz kendi gözlerimizle de gördük. Muharrem İnce çok ciddi bir ivme yakalayacak. İyi parti % 10 gibi görüyorum ben. HDP barajı aşar Türkiye genelinde de aşar bana göre ve İzmir’de de aşar. CHP’de de hem yereli etkileyecek hem de genelde de iyi bir sonuçlar alacağına inanıyorum.
Son olarak eklemek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Bu seçimler çok önemli. Ya demokrasi yada diktatörlük adına verilebilecek bir karar. Yarınlarımız ve çocuklarımız için kesinlikle demokrasi seçilmelidir diyorum.
“Tarımda kooperatifçiliğe önem verilmeli”
“Tarımda kooperatifçiliğe önem verilmeli”
01 Haziran 2018 - 15:11
YORUMLAR