Türk siyasi tarihinin en önemli seçimlerinden birine günler kaldı ancak sahada o heyecanı görmek mümkün değil. Bu günden sonra seçmende büyük oy kaymaları beklenmiyor. Kafalarda kararlar netleşti ve 24 Haziran’ı bekliyorlar. Partileri takip eden muhabir arkadaşlarla konuştuğumuzda onlarda seçmenlerdeki durgunluğa dikkat çekiyor. Son yıllarda nerdeyse altı ayda bir oy kullanmak vatandaşa bıkkınlık vermiş de olabilir. Partili seçmenlerdeki heyecana baktığımızda CHP’li seçmen, AK Partili seçmene göre daha heyecanlı. Yıllardır muhalefette olmanın sonucunda iktidar iddiasının ortaya çıkması heyecanı artırıyor.
Önümüzdeki günlerde AK Parti, CHP ve İP’den birer adayı saha da izlemeyi planlıyorum. Adayların heyetleri geçtikten sonra vatandaşın yorumlarını izlemekten hep zevk almışımdır. Vatandaş sözleri, mimikleri ile o heyete dair yorumunu çok güzel anlatır izleyenlere. Bakalım ilginç yorumlar dinleyeceğime inanıyorum.
Lise yıllarından bu yana çok yakından izlediğim siyaset dünyasında ilk seçim deneyimimi, 1991 seçimlerinde Doğru Yol İzmir İl Başkanlığı’na destek veren ajansımız için takip ederken yaşamıştım. Ünlü Akhisar Mitingi’ni “ Süvari”nin üzerinde izleyen birkaç gazetecinin arasındaydım. Süleyman Demirel’in hitabetine, seyirci ile otobüsün üzerinden kurduğu iletişime, biz gazeteciler güneşten bunalmışken onun takım elbise ile o müthiş sıcak altında çok uzun konuşmasına şahit olmuştum. 1991 seçimleri aynı zamanda siyasi iletişimcilerin öne çıktığı ilk seçimlerdir. ANAP’ın anlaştığı ünlü Fransız siyasi reklamcı Jacgues Seguela, Türk siyasetinde siyasi iletişimcilerin öne çıkmasını sağlamıştır. O yıldan sonra İzmir’de yapılan mitinglerin bir çoğunu parti farkı gözetmeden izlemişimdir. Bu merak, gazeteciliğin yanında siyasi danışmanlık konusunda deneyim kazanmamı daha sonrada siyasi danışmanlık ve kamuoyu araştırması yapan bir şirket kurmama neden olmuştur. 1991 yılından sonra yapılan tüm yerel ve genel seçimlerde gazeteci ya da siyasi danışman olarak bulundum. İlk defa bu kadar kısa sürede seçime gidildiğini görüyorum ve seçimlerin önemine göre ilginin az olduğunu düşünüyorum.
Bu arada seçim demek aynı zamanda iddia demektir. İddiası olmayan, hedefleri olmayan ve bir ayağı geride olan adayların seçimlerde kazanması çok zordur. İlk sıralarda değillerse tabi. Sonucun adayın performansına bağlı olduğu seçimlerde adayın kendi ekibini ve iletişimde bulunduğu vatandaşları kazanacağına inandırması işin büyük bölümünü halleder.
Söz iddiadan açılmışken seçim süreçleri benim için kazanma zevkini doyasıya yaşadığım dönemlerdir. Seçim sonuçlarına yönelik girdiğim iddiaları kazanmak seçim dönemlerindeki o koşuşturmanın sonunda en büyük ödülümüz oluyor. Yıllardır siyasi danışmanlık yapan, aynı zamanda kamuoyu araştırma şirketi olan biri için bundan daha kolay ne var diyebilirsiniz. Ancak uyardığım halde yine de gelip çarpılmaktan zevk alan arkadaşlarımız var, sayıları da bir hayli fazla. Tabii ki ben sayılarının artmasını diliyorum. Bunlardan birisi İzmir’in yakından tanıdığı bir gazeteci. Geçen dönem Aziz Başkan’ı da kefil yaptı kendisine. Bir başkası bir partide il yöneticisi, 3 seçimdir kaybediyor bakalım bu seçimde tekrar cesaret edebilecek mi. Seçim dönemlerinde kazandığım takım elbise ve diğer iddiaları tahsil edebilsem çok iyi de bir çoğu yan çiziyor. Bende almalarını beklemiyorum ama kazanmanın zevkini yaşamak güzel. Geçtiğimiz günlerde bir ilçe başkanı yaptığımız kamuoyu anketinde partisinin oy oranını duyunca benimle arabasına iddiaya gireceğini söyledi. Hiç böylesine iddiaya girmemiştim, seçime 15 gün kala konuşalım dedim. Bu kadarı benim için bile fazla ama Başkan çok hevesli daha uygun bir iddiaya evet diyebilirim. Genelde seçime 15 gün kala ve sonrasında iddiaya girmeyi tercih ediyorum çünkü çok önemli bir olay olmazsa sonuçlar değişmiyor. Seçim sonuçları ile ilgili iddia sezonu birkaç güne kadar açılıyor. İlgilenenler kendilerini biliyor. Bekliyoruz efendim!
Siyasetçi heyecanlı, seçmen sandığı bekliyor
Siyasetçi heyecanlı, seçmen sandığı bekliyor
03 Haziran 2018 - 15:51
YORUMLAR