Psikolog Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, çocuklarla sınav sonuçlarıyla ilgili konuşmanın ona zehir damlatmak anlamına geldiğini söyledi.
Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu ve Sosyolog Polat Doğru, İzmir Sınav Koleji’nin Buca Kampüsünde düzenlediği “Geliştiren Anne Baba” seminerinde veliler ile buluştu.
Gelecek için kaygılı anne babaların çocuğa büyük kötülük yaptığını dile getiren Prof. Dr. Cüceloğlu, “Çocuğunuza kaygılı yaklaştığınız zaman toz zerresi gibi onun varoluşuna zehir damlatıyorsunuz. O da ömür boyu kaygılı birisi olarak devam ediyor. Çocuğunuza güven duygusuyla bakıyorsanız, şevkiniz varsa, umutluysanız o zaman kendi hayatını inşaa eden, yolunu bulan, kendi yolculuğunu yapan bir bireye dönüşüyor. Çocuğa güvenirseniz bir yolunu bulup çözecek insan olarak yetişiyor” dedi.
“Evlilik ve aile başarısı olmayan insanın diğer başarıların tadını alması mümkün değil” diyen Cüceloğlu, “Bugün Türkiye'de öyle bir bilinç işliyor ki, meslek başarısı uğruna aile ve evlilik kurban ediliyor. Bu çok yaygın” diye konuştu.
Çocukları, aldıkları sonuçlar üzerinden değerlendirmenin tehlikelerine de dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Sonuç hiçbir insanın elinde değil. İnsanın elinde olan gayret ve şevk. Elinde olanın en iyisini yapan kişi eninde sonunda başaracaktır. Gerçek zenginliğin parasal karşılığı yoktur. Hayatınızdaki gerçek zenginliğin farkında olmanız sizin olgunluğunuza bağlıdır. Mükemmeliyetçilik ise zehir gibidir.
Çocuğun gayreti ve şevkine yöneldiğiniz zaman onun varoluşunu zenginleştirmiş 'Sen varsın, yapabilirsin, güveniyorum sana' mesajını vermiş oluyorsunuz. 'Ben sana emek ve zaman veriyorum, seni seviyorum' diyorum. 'Bizim parçamızsın' mesajını alıyor. Ne zaman sınav sonucuyla ilgili konuşuyorsunuz çocuğa zehir damlatıyorsunuz. Bu, 'Notun kadar değerlisin, güvenmiyorum. Sonucun iyiyse sana emek ve zaman verebilirim' anlamına geliyor. Bu durum çocuğu müthiş etkiliyor. Ergenlikteki öfkenin temeli bu.”
KENDİ VİCDANINA HESAP VEREN BİREYLER YETİŞTİRMELİYİZ
“Yapan anne baba olmaktansa olan anne baba olun” diyen Prof. Dr. Cüceloğlu, “Her doğan çocuk filozof, bilim insanı, sporcudur. Nasıl dünyayı keşfetmek ister? Öğrendikten sonra diğer adımı, zorluğu arar. Her birini yapmasına izin verilirse yapabilirim duygusu gelişmeye başlar. Çocuk kendi tanıklığını keşfetmeli, 'ben varım, doğalım, değerliyim, ben özgüveni olan birisiyim, yapabilirim, emek ve zamana değer ve saygı duyulacak biriyim' diyebilmelidir. Bunu keşfettiği zaman bu çocuk satılık değildir artık. Hiçbir bedele satın alamazsınız. Çünkü akıllıdır.
Benim kendime saygım yoksa, mevki makamın tadı yoktur, olamaz. Önce benim var olmam lazım. Kendi vicdanına hesap veren insan yetiştirirsek Türkiye'nin önünü kimse kesemez. 'Sınava gireceğime ölsem daha iyi olur' diyen ergenlik çağında çocuklar görüyorum. Mükemmeliyetçi aileler buna neden oluyor. Bu çok tehlikeli. Aileler günde 15 dakika kitap okumalı, yemekten sonra 20 dakika sohbet etmeli. Bu sohbette çocuk konuşacak siz dinleyeceksiniz. Gözlerine bakacaksınız” dedi.
“Mükemmeliyetçilik zehir gibidir”
“Mükemmeliyetçilik zehir gibidir”
06 Mayıs 2018 - 18:24
YORUMLAR