Kayıp bir yılı geride bırakırken

Kayıp bir yılı geride bırakırken

Kayıp bir yılı geride bırakırken

Kayıp bir yılı geride bırakırken

Kayıp bir yılı geride bırakırken
02 Ocak 2016 - 15:26

Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, 2016’nın ekonomi politikaları ve

küresel ekonomik konjonktür kadar komşu ülkelerde ve bu ülkelerle ilişkilerde yaşanacak gelişmeler

tarafından şekilleneceğini söyledi. 2016’nın 2015’den aldığı mirasla çok da kolay geçmeyeceğini

kaydeden Yorgancılar, “2016’da tüm sanayicilerin dikkatli davranması, döviz pozisyonunda açığa

düşmemeye özen göstermesi, fiyat rekabetçi alanlar yerine yenilikçilik temelli rekabete yönelmesi

önem taşımaktadır” dedi.

Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın; ülkemizin hak ettiği istikrarı, kalkınmayı ve toplumsal gelişimi

yakalayabilmesi için işbirliğine ve üstüne düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye hazır

olduğunu vurgulayan Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, terörün ve belirsizliklerin son

bulduğu, toplumsal huzur ve barışın sağlandığı, bol kazançlı, bereketli, sağlıklı, barışın hakim olduğu

bir yıl dilek ve temennisinde bulundu. Türkiye gibi gelirlerinin daha çok euro, ödemelerinin ise

dolarla olan bir ülke açısından hem küresel hem de ulusal gelişmelere bağlı olarak döviz kurlarındaki

artışın olumsuz sonuçlar yarattığına belirten Yorgancılar, bu durumun döviz pozisyonu açığı olan

firmaların büyük miktarlarda zarar yazmasına neden olduğunu kaydederek ABD Merkez Bankası

FED'in faiz artırmaya başlaması ve bunun kademeli de olsa devam edeceğini açıklaması ile 2016’da da

güçlü dolar senaryosunun geçerli olacağını ortaya konduğunu belirtti. Yorgancılar, “Türkiye'nin

küresel boyutta rekabet gücünü olumsuz etkileyen faktörlerin başında yüksek enflasyon ve buna bağlı

olarak oluşan yüksek faiz ortamı gelmektedir. 2015 yılında; kurlarda ve tarım ürünleri fiyatlarındaki

yüksek oranlı artışlar enflasyonun yüzde 10'lara dayanmasına neden olmuştur. Böylece 2015

enflasyonla mücadeleden sonuç alınamayan, finansman maliyetlerinin düşürülemediği bir yıl

olmuştur. Sanayici açısından baktığımızda; içerdeki politik gelişmeler, sürekli dalgalanan döviz kurları,

geleneksel ihracat pazarlarındaki kaotik ortam ve yükselen kredi faizleri sanayicileri zorlu bir yıl

yaşamak durumunda bırakmıştır” dedi.

İhracat pazarlarında zorlu koşullar

2016’da sanayicileri; dalgalı küresel finans piyasaları, asgari ücretin getireceği ilave maliyet, yavaş iç

piyasa, zorlu ihracat pazarlarının beklediğini kaydeden Yorgancılar, “2016 yılında dünya

ekonomisindeki gelişmeler üzerinde belirleyici olabilecek başlıca faktörler; ABD'deki faiz artışının

seyri, Doların değeri, gelişmekte olan ülkelerin kredi notlarının gelişimi, Çin'deki ekonomik gelişmeler

ve Yuan'ın değeri, Ortadoğu'da savaşların akıbeti, Batı ile Rusya arasındaki ilişkiler, petrol fiyatlarının

düzeyi olacaktır. Türkiye'de ise; yeni büyüme modeli ve reformların gerçekleştirilme düzeyi, Merkez

Bankası'nın faiz ve kur politikaları, asgari ücret artışının yansımaları, dış kaynak girişi, döviz kurları ile

terör sorunu ve komşu ülkelerdeki kaotik durumdaki gelişmeler yani jeopolitik risklerin seviyesi

belirleyici olacaktır” diye konuştu.

Reel sektörün beklentileri

Bu değerlendirmeler çerçevesinde 2016’den reel sektörün beklentilerini Doğrudan yatırım, üretim,

ihracat ve istihdam öncelikli makro ekonomik politikalar uygulanması, yatırım ve üretimin cazip hale

getirilmesi, Tarım, sanayi ve hizmetler sektörünü eşanlı olarak dikkate alan entegre sektörel gelişme

stratejisi hazırlanması, Gerçekçi değerlenmiş yani, TL'yi ne aşırı ne de eksik değerlendirmeyen bir kur

politikası uygulanması şeklinde sıralayan Yorgancılar şöyle devam etti, “Reel sektörün yabancı

rakipler düzeyinde enerji maliyetlerine sahip olması sağlanmalı, Ülke ekonomisi ve girişimcilere

sağlıklı bir ekonomik faaliyet alanı sunmak için rakip ülkeler düzeyinde enflasyon ve kredi faizi ortamı

oluşturulmalı, Reel sektör, vergi politikaları boyutundan, finans ve gayrimenkul sektörü karşısında

uğradığı haksız rekabete karşı korunmalıdır. Mevcut durum itibariyle; belirsizliklerle dolu bir atmosfer

altında ve oldukça zor geçecek olan bir yıla giriyoruz. 2016’da gerek bir vatandaş, gerekse bir iş adamı

olarak en öncelikli beklentim, barışa kesin biçimde sahip çıkılmasıdır. Savaş çanları duyuldukça

belirsizlikler asla azalmayacaktır. Böyle bir ortamda da; ne toplumsal huzurdan, ne de güçlü bir

ülkeden bahsetmek mümkündür. Bu nedenle tüm sanayicilerin dikkatli davranması, döviz

pozisyonunda açığa düşmemeye özen göstermesi, fiyat rekabetçi alanlar yerine yenilikçilik temelli

rekabete yönelmesi önem taşımaktadır.”

Rakiplerimiz karşısında koşmak zorundayız

Hükümet’ten hukuk ve demokrasi standartlarını gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarmak için çaba

harcanması, ülkenin en önemli çıpası konumundaki sağlam kamu dengelerinden uzaklaşmaması,

eylem planlarını hayata geçirmesi ile komşularla ilişkileri yeniden gözden geçirmesini ve ekonomiden

siyasete, sağlıktan eğitime kadar uzanan geniş bir alanda reform adımları atmasını beklediklerini

kaydeden Başkan Yorgancılar, Türkiye’nin sürdürülebilir büyümeye ulaşması ve kapsayıcılığının

artırılarak çift haneye ulaşan işsizliğe çözüm olacak şekilde sanayiye dayalı bir büyüme modelini

hayata geçirmesi gerektiğine dikkat çekti. 2002-2008 döneminde yapılan reformlarla yüzde 6,9

büyümeyi başarmış bir Türkiye tablosu karşısında, 2009 sonrasında yapılamayan reformlarla ortalama

yüzde 3 büyüme ile daralan bir Türkiye tablosu çizildiğini kaydeden Yorgancılar şunları söyledi, “Nüfus

artış hızı ve işsizlik oranı dikkate alındığında ortalama yüzde 3 büyüme hızı ile Türkiye; ortalama yüzde

1-2 büyüyen, nüfusu azalan ve işsizlik oranı düşük ülkeler nazarında daha fazla büyümek zorundadır.

Yüzde 7 ortalama ile büyüyen, bilgi teknolojilerindeki başarısı ile Hindistan gibi rakiplerimiz karşısında

ise koşmak zorundayız. Reel sektörü geliştirmeye yönelik olmayan bir ekonomik model, uzun vadede

ne büyüme, ne de istihdam üzerinde işe yarar niteliktedir. Ülkelerin sanayi 4.0 ile akıllı fabrikalara ve

akıllı üretime geçtiği bir süreçte; yeni bir sanayi hikayesine yani; yenilikçi ve yaratıcı sanayi

politikalarına dünden daha acil ihtiyaç duyuyoruz. Rekabet halinde olduğumuz ülkeler dikkate

alındığında gecikmiş de olsak; eylem planları ve strateji belgeler ile bu alana yönelmiş olmamız bizleri

gelecek adına umutlandırırken, eylemlerin takvim doğrultusunda gerçekleştirilmesi aradaki açığı

kapamamız açısından çok önemlidir. İhtiyatlı iyimserliğimizi korurken, ülkemizin dinamizmine, gücüne

yürekten inancımı tekrarlamak isterim.”

YORUMLAR

  • 0 Yorum