Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, 2016’nın ekonomi politikaları ve
küresel ekonomik konjonktür kadar komşu ülkelerde ve bu ülkelerle ilişkilerde yaşanacak gelişmeler
tarafından şekilleneceğini söyledi. 2016’nın 2015’den aldığı mirasla çok da kolay geçmeyeceğini
kaydeden Yorgancılar, “2016’da tüm sanayicilerin dikkatli davranması, döviz pozisyonunda açığa
düşmemeye özen göstermesi, fiyat rekabetçi alanlar yerine yenilikçilik temelli rekabete yönelmesi
önem taşımaktadır” dedi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın; ülkemizin hak ettiği istikrarı, kalkınmayı ve toplumsal gelişimi
yakalayabilmesi için işbirliğine ve üstüne düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye hazır
olduğunu vurgulayan Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, terörün ve belirsizliklerin son
bulduğu, toplumsal huzur ve barışın sağlandığı, bol kazançlı, bereketli, sağlıklı, barışın hakim olduğu
bir yıl dilek ve temennisinde bulundu. Türkiye gibi gelirlerinin daha çok euro, ödemelerinin ise
dolarla olan bir ülke açısından hem küresel hem de ulusal gelişmelere bağlı olarak döviz kurlarındaki
artışın olumsuz sonuçlar yarattığına belirten Yorgancılar, bu durumun döviz pozisyonu açığı olan
firmaların büyük miktarlarda zarar yazmasına neden olduğunu kaydederek ABD Merkez Bankası
FED'in faiz artırmaya başlaması ve bunun kademeli de olsa devam edeceğini açıklaması ile 2016’da da
güçlü dolar senaryosunun geçerli olacağını ortaya konduğunu belirtti. Yorgancılar, “Türkiye'nin
küresel boyutta rekabet gücünü olumsuz etkileyen faktörlerin başında yüksek enflasyon ve buna bağlı
olarak oluşan yüksek faiz ortamı gelmektedir. 2015 yılında; kurlarda ve tarım ürünleri fiyatlarındaki
yüksek oranlı artışlar enflasyonun yüzde 10'lara dayanmasına neden olmuştur. Böylece 2015
enflasyonla mücadeleden sonuç alınamayan, finansman maliyetlerinin düşürülemediği bir yıl
olmuştur. Sanayici açısından baktığımızda; içerdeki politik gelişmeler, sürekli dalgalanan döviz kurları,
geleneksel ihracat pazarlarındaki kaotik ortam ve yükselen kredi faizleri sanayicileri zorlu bir yıl
yaşamak durumunda bırakmıştır” dedi.
İhracat pazarlarında zorlu koşullar
2016’da sanayicileri; dalgalı küresel finans piyasaları, asgari ücretin getireceği ilave maliyet, yavaş iç
piyasa, zorlu ihracat pazarlarının beklediğini kaydeden Yorgancılar, “2016 yılında dünya
ekonomisindeki gelişmeler üzerinde belirleyici olabilecek başlıca faktörler; ABD'deki faiz artışının
seyri, Doların değeri, gelişmekte olan ülkelerin kredi notlarının gelişimi, Çin'deki ekonomik gelişmeler
ve Yuan'ın değeri, Ortadoğu'da savaşların akıbeti, Batı ile Rusya arasındaki ilişkiler, petrol fiyatlarının
düzeyi olacaktır. Türkiye'de ise; yeni büyüme modeli ve reformların gerçekleştirilme düzeyi, Merkez
Bankası'nın faiz ve kur politikaları, asgari ücret artışının yansımaları, dış kaynak girişi, döviz kurları ile
terör sorunu ve komşu ülkelerdeki kaotik durumdaki gelişmeler yani jeopolitik risklerin seviyesi
belirleyici olacaktır” diye konuştu.
Reel sektörün beklentileri
Bu değerlendirmeler çerçevesinde 2016’den reel sektörün beklentilerini Doğrudan yatırım, üretim,
ihracat ve istihdam öncelikli makro ekonomik politikalar uygulanması, yatırım ve üretimin cazip hale
getirilmesi, Tarım, sanayi ve hizmetler sektörünü eşanlı olarak dikkate alan entegre sektörel gelişme
stratejisi hazırlanması, Gerçekçi değerlenmiş yani, TL'yi ne aşırı ne de eksik değerlendirmeyen bir kur
politikası uygulanması şeklinde sıralayan Yorgancılar şöyle devam etti, “Reel sektörün yabancı
rakipler düzeyinde enerji maliyetlerine sahip olması sağlanmalı, Ülke ekonomisi ve girişimcilere
sağlıklı bir ekonomik faaliyet alanı sunmak için rakip ülkeler düzeyinde enflasyon ve kredi faizi ortamı
oluşturulmalı, Reel sektör, vergi politikaları boyutundan, finans ve gayrimenkul sektörü karşısında
uğradığı haksız rekabete karşı korunmalıdır. Mevcut durum itibariyle; belirsizliklerle dolu bir atmosfer
altında ve oldukça zor geçecek olan bir yıla giriyoruz. 2016’da gerek bir vatandaş, gerekse bir iş adamı
olarak en öncelikli beklentim, barışa kesin biçimde sahip çıkılmasıdır. Savaş çanları duyuldukça
belirsizlikler asla azalmayacaktır. Böyle bir ortamda da; ne toplumsal huzurdan, ne de güçlü bir
ülkeden bahsetmek mümkündür. Bu nedenle tüm sanayicilerin dikkatli davranması, döviz
pozisyonunda açığa düşmemeye özen göstermesi, fiyat rekabetçi alanlar yerine yenilikçilik temelli
rekabete yönelmesi önem taşımaktadır.”
Rakiplerimiz karşısında koşmak zorundayız
Hükümet’ten hukuk ve demokrasi standartlarını gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarmak için çaba
harcanması, ülkenin en önemli çıpası konumundaki sağlam kamu dengelerinden uzaklaşmaması,
eylem planlarını hayata geçirmesi ile komşularla ilişkileri yeniden gözden geçirmesini ve ekonomiden
siyasete, sağlıktan eğitime kadar uzanan geniş bir alanda reform adımları atmasını beklediklerini
kaydeden Başkan Yorgancılar, Türkiye’nin sürdürülebilir büyümeye ulaşması ve kapsayıcılığının
artırılarak çift haneye ulaşan işsizliğe çözüm olacak şekilde sanayiye dayalı bir büyüme modelini
hayata geçirmesi gerektiğine dikkat çekti. 2002-2008 döneminde yapılan reformlarla yüzde 6,9
büyümeyi başarmış bir Türkiye tablosu karşısında, 2009 sonrasında yapılamayan reformlarla ortalama
yüzde 3 büyüme ile daralan bir Türkiye tablosu çizildiğini kaydeden Yorgancılar şunları söyledi, “Nüfus
artış hızı ve işsizlik oranı dikkate alındığında ortalama yüzde 3 büyüme hızı ile Türkiye; ortalama yüzde
1-2 büyüyen, nüfusu azalan ve işsizlik oranı düşük ülkeler nazarında daha fazla büyümek zorundadır.
Yüzde 7 ortalama ile büyüyen, bilgi teknolojilerindeki başarısı ile Hindistan gibi rakiplerimiz karşısında
ise koşmak zorundayız. Reel sektörü geliştirmeye yönelik olmayan bir ekonomik model, uzun vadede
ne büyüme, ne de istihdam üzerinde işe yarar niteliktedir. Ülkelerin sanayi 4.0 ile akıllı fabrikalara ve
akıllı üretime geçtiği bir süreçte; yeni bir sanayi hikayesine yani; yenilikçi ve yaratıcı sanayi
politikalarına dünden daha acil ihtiyaç duyuyoruz. Rekabet halinde olduğumuz ülkeler dikkate
alındığında gecikmiş de olsak; eylem planları ve strateji belgeler ile bu alana yönelmiş olmamız bizleri
gelecek adına umutlandırırken, eylemlerin takvim doğrultusunda gerçekleştirilmesi aradaki açığı
kapamamız açısından çok önemlidir. İhtiyatlı iyimserliğimizi korurken, ülkemizin dinamizmine, gücüne
yürekten inancımı tekrarlamak isterim.”
Kayıp bir yılı geride bırakırken
Kayıp bir yılı geride bırakırken
02 Ocak 2016 - 15:26
YORUMLAR