İstanbul’da İzmir düşmanlığı

İstanbul’da İzmir düşmanlığı

İstanbul’da İzmir düşmanlığı

İstanbul’da İzmir düşmanlığı

26 Aralık 2015 - 18:20

İstanbul’da ‘İspark!’ diye bir kuruluş var.

İspark’ın açılımı; İstanbul Otopark İşletmeleri Tic. A.Ş.

Buranın genel müdürü geçenlerde değişti…

AKP’nin önerdiği isimleri alıyorlar, yetiştiriyorlar, büyütüyorlar ve daha sonra başka birimlere gönderiyorlar.

Hepsi demeyeyim ama çoğunluğu böyle.

Bunlara ‘İzmirli’ ya da ‘Egeliyim’ dedin mi yandın…



*- Kocaoğlu’nu iyi biliyorlar!



Önce İzmir’in köy olmasından söz ediyorlar, sonra Aziz Kocaoğlu’nun adını öğrenmişler kötülüyorlar ve kurtuluşun AKP’de olduğunu söylüyorlar.

Özellikle Ümraniye’deki genel müdürlükte ‘Halkla ilişkiler’ ya da ‘Müşteri temsilciliği’ bölümündekiler…

Çalışanlar ‘devlet memuru’, ‘belediye çalışanı’ ya da halkın hizmetinde olduklarını unutup aleni AKP’nin reklamını yapıyor ve CHP’ye söylemedik laf bırakmıyorlar.

Benim de İzmirli olduğumu öğrenince, CHP’li olduğumu düşünerek söylemediklerini bırakmadılar.

Güldüm geçtim…

‘Gelin sizi İzmir’i gezdireyim!’ dedim.



*- Yalanın bu kadarı!



Adamlar İzmir halkının 1980 model otobüslerle seyahat ettiklerini sanıyorlar.

Herhalde İstanbul’daki eski model halk otobüsleri ile karıştırdılar.

Benim merak ettiğim İstanbul’daki CHP’li yönetici ve Meclis üyeleri ne yapıyor?

Bu anti propagandayı yapan, görevlerini aksatan ve parti örgütü gibi çalışanlara nasıl göz yumuyorlar?

Neden her meclis toplantısında bunları gündeme getirip, kayıtlara geçirtmiyorlar.

Onlara yani İstanbul’daki CHP’lilere, İzmirli AKP’lileri örnek almalarını öneriyorum.

Her Meclis toplantısında nasıl salvo atışı yaptıklarını görsünler, öğrensinler.

İzmirli olarak bana dokunuyor…

Ama onların umursadıkları bile yok…



*- CHP’li başkan ortada yok!



Hatta gidin Beşiktaş Belediyesi’ne…

CHP’li bir belediye…

Ama başkanın basın danışmanları da, çalışanların çoğu da açık ve net AKP’li…

Bunu bile örnek gösterebilirler…

Ama muhalefete alışmışlar, hap arkadan gidiyorlar…

CHP’ye oy verenlere üzülüyorum, bunları gördükçe…

Tam teslimiyetçi bir zihniyet…

Akıl alacak gibi değil…

Arada trilyonlarla oynayan bu belediye kuruluşunun nasıl haksızlıklar yaptığına da değineceğim…

Onlara şunu söyledim:

‘Sizi düzeltemem ama hiç olmazsa >İzmir ve Ege halkına ne olduğunuzu gösteririm!’

Onlar da ‘Yaz yaz!’ diye güldüler…

Sandılar beni de satın alacaklarını ve kesinlikle ses çıkaramayacağımı…

Ama bir kişi de olsa gerçeği benden öğrenirse benim için hedefe ulaşılmıştır, bunu da bilmelerini istiyorum.

Öğrenmek istediğim ise particiler nasıl bu kurumlara alınıyor ve önemli görevlere getiriliyor.



*- İzmir AKP’de önemli değişiklikler



Bu arada akşam saatlerinde İzmir AKP’den ir açıklama yapıldı.

Bülent Delican ‘A’ takımını değiştirerek yenilemişti.

Saat 19.06’da yapılan açıklamaya göre AKP’nin İzmir A takımını şu isimler oluşturuyor:

AK Parti İzmir İl Başkanlığı’nın yeni A Takım’ı şu şekilde:

Ömer Gültekin: Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı,

Abdurrahman Tosun:Teşkilattan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı,

Serdal Çiçekliyurt: Seçim İşlerinden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı,

İbrahim Halil Ölmez: Tanıtım ve Medyadan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı,

Mehmet Tozlu:- Dış İlişkilerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı,

Adnan Yılmaz: Sosyal Politikalardan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı,

Hüsnü Boztepe: Yerel Yönetimlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı,

Ahmet Şimşek; Ekonomi İşlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı,

Nazmi Yılmaz; Halkla İlişkiler ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı,

Hasan Ali Karaman: Mali ve İdari İşlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı,

Nilüfer Karadal:Araştırma ve Geliştire ve Eğitimden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı,

Oğuz Çağlar Aslan;İnsan Haklarından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı ( Yeni birim),

Mirhan Bedir; Çevre, Şehircilik ve Kültür İşlerinden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı ( Yeni birim),

Ayşe Neşe Edebali - İl Sekreteri…



*- Sözde kalacak!



Neyse şimdi konuma geleyim…

CHP’nin İzmir il kongresi bitti…

Şimdilik iki grup arasında dostluk mesajları verildi.

Her ne kadar birçok kişi ‘Eskiyi ve kongreyi unutalım, sarmaş dolaş olalım’ diyorsa da, CHP’nin fıtratında bu yok!

Mücadele, birbirini yiyinceye kadar sürecek…

Tabiatın kuralı bu…

Güçlü güçsüzü mutlaka yer!

Aziz Kocaoğlu ile Alaattin Yüksel bir olacak ve politikanın kuralını işletecek.

Aslında bu kural, son moda deyişle ‘fıtrat’ tüm partilerde var.

AKP’yi ele alın!

Şöyle kuruluşundan bu yana bir göz atın bakalım, neler olmuş neler?

‘Kullan at!’ sistemi işliyor AKP’de…

Hedefe ulaşınca iş bitiyor…



*- Gökçek’in davetine rağmen



Ama bazılarını yiyemediler, örneğin beni ile ‘Ankara’yı gezdirmek için özel mektupla davet eden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek’i…

Biz İzmirliler kendisini nedense sevmiyoruz…

Bir türlü de alışamadık…

Belki de, ‘Suya zam yapmayacağım’ diyerek Başkent halkını kandırdığı için…

Rekor bir zam yaptı, verdiği söze rağmen yüzde 10.11…

Devlete olan borcunu da öteleyip duruyor, ödemiyor.

Ya da ‘sadaka’ gibi üçer beşer kuruşla…

Ama bu sistem İzmir’deki özel sektörde ve basında da var.

Patronlar nedense borçlarını bir türlü ödemiyorlar.

AKP’ye arada göz kırpan kıdemli bir Başkan var İzmir’de…

İTO’nun, yani İzmir Ticaret Odasının Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş…



*- Yemek verdi



Daha üç beş gün önce, birkaç yıldır İzmirli olan ama İzmir’de geçirdiği süre parmakla sayılacak kadar az olan ‘kıdemli Bakan’ Binali Yıldırım için bile İzmir’in belli kişilerini toplayarak yemek verdi.

Aynı gün AKP’nin kuruluşundan beri onlarla birlikte olan ama sık sık karşı çıkışlarıyla gündeme gelen bir eski meclis üyesi, ‘Binali, Ekrem’i boğazından sıkacakmış!’ dedi.

Güldüm:

‘Politikanın çirkin yüzü’ dedikten sonra, ‘Herhalde yemeğe davet edilmemiştir. Çünkü sen de biliyorsun şu anda Milyon Ali de Ekrem’in davetinde, birlikte yemek yiyorlar’ dedim.

Aklına yattı…

Politikada birinci şart, ‘Karşındakine kesinlikle güvenmemek ve her duyduğuna inanmamak!’

Ama aynı Demirtaş, önceki gün ise ‘Esnaf perişan!’ diye bir demeç verdi…

Bunları acaba Bakan’a söyledi mi, yoksa karşılıklı ‘keh keh’lerle mi gece bitti…



*- Herkes ders almalı



Küçük bir örnek daha vereyim:

Geçen Pazar günü CHP İl Kongresinin yapıldığı salona kaç imza ile girdi, Alaattin Yüksel?

Kaç oy aldı ve kaç farkla seçilebildi?

Meraklılar ‘google amcaya’ sorsunlar…

Demek ki, 100’e yakın kişi ikili oynamış…

‘Sendenim!’ deliş karşısındakine oy vermiş…

Şimdi bu unutulur mu?

Örnek olarak politika tarihine bile geçmeli bu döneklik…

Bence Mustafa Balbay da hatıralarında nasıl hançerlendiğini anlatacaktır.

Kocaoğlu bile ‘Bana kumpas kurdular!’ derken bildiği vardır, herhalde.



*- Düne kadar uyudular



Benim de bildiklerim var…

CHP’liler nedense halkın ve kendilerine oy verenlerin sorunlarıyla hiçbir zaman ilgilenmezler.

Küçük bir örnek vereyim:

Kaç kez yazdım!

Kapısı ve makamı sadece kendi yandaşlarına açık olan Menderes Belediye Başkanı AKP’li Bülent Soylu, ilk icraat olarak, Özdere’de kendisine oy vermeyen ve CHP’li oldukları açıkça belli olan Çukuraltı halkını, ‘Hizmet ediyorum!’ diyerek cezalandırdı.

Zamanında gönüllü olarak, deniz kıyısındaki tapulu bahçe ve evlerinin 6-7’şer metresini belediyeye ‘hibe’ edenlerin, itirazlarına rağmen istimlak etti.

Ve kamunun önünde bunları ‘Hırsız’ olarak, ‘yağmacı’ olarak, ‘hilekar’ olarak göstererek. ‘Halkın malını gasp edenler’ diye nitelendirdi.

Düşünebiliyor musunuz?

Kendi tapulu malınız var…

İyi niyetle, ‘Herkes yararlansın!’ diye, değeri ölçülemeyecek kıymette mülkünüzün bir kısmını ‘yol yapılsın, herkes istifade etsin!’ diye bağışlıyorsunuz.

Ve de gerçekten de CHP’li Belediye Başkanı Haldun Bey, neredeyse iki tır geçecek kadar genişlikte bir sahil bandı yapıyor.

Daha sonra AKP Hükümeti Özdere Belediyesini iptal ediyor ve Menderes Belediyesi’ne bağlıyor.

Yaptıkları hesap doğrudur.

50 yıldır CHP’li olan Menderes (Eski Cumaovası) belediyesinde ‘sen-ben’ kavgası ile bölünmeler olunca aradan AKP’li Bülent Soylu çıkıyor.

Hatta seçilir seçilmez, Fethullahçıların bile yapmadığı bir işi beceriyor.

İlk Ramazan’da, Menderes’in bazı caddelerini ve parklarını ‘Arapça’ yazılarla süslüyor.



*- Bakan gibi Belediye Başkanı



Sonra Devletin Memuru, Kuşadası Liman Başkanını tekneye alarak, mavi yolculuk örneği Ahmetli ve Özdere koylarında gezip, ‘Yat limanı yapacağım, yerini arıyorum!’ açıklamasını yapıyor.

Görüntülerini servis ediyor gazetelere….

Başkan değil Bakan maşallah…



*- Bu nasıl olur?



Daha sonra da yine sözünde durarak, CHP’ye oy veren Özdere Çukuraltı halkının oturdukları binaları yıkıyor, ‘Halkın malını gaspedenlerden aldım, halkın hizmetine verdim’ gibisinden sosyal demokrat bir açıklamalarda bulunuyor.

Hatta bir öncesindeki mesajında ise avukatlara da dolaylı yönden ‘dolandırıcı’ gibi bir sıfat takıyor.

‘İnanmayın’ bunlara diyor…

Yazdıklarım mealen açıklamalar…

Ha sahi, bu arada Menderes Belediye Meclisi’nde çoğunluğu elde ediyor…

Nasıl mı?

CHP’den istifa eden bir eski belediye başkanını, AKP’ye alıp, Başkan yardımcısı sıfatını da vererek…



*- Araştırın görün, öğrenin



‘Başkan ne yapıyorsun?’ diyerek kendisinden randevu isteyen Özdereli grubu da kapısından döndürüyor.

Dahası yıkımlar anında yapıldı, geçenlerde…

Bu arada Yürütmeyi Durdurma kararı alan bir kadın malsahibi ise ‘Evinde kaçak kısımlar var!’ denilerek uyarılıyor.

Kadın ra şikayetini geri alıyor.

Özdere Çukuraltı’na gidecek sıradan bir kişi bile bunları bir iki dakika içinde öğrenir.

Vatandaş, tapulu yerinden 3’er metreyi belediyeye bağışladığını sanıyor.

Ama tapuda bu nasılsa 6’şer metre olarak işlenmiş.

Çoğunluk ‘Bilmiyorum’ ya da ‘enim imzam yok!’ diyor…

İddia bu…

Bilirkişi bunu belirler…

İmzalar doğru mu değil mi?

Teknik inceleme sonrası ortaya çıkar…

Hile hurda varsa o da, doğru – yalan varsa bu da ortaya çıkar.

‘Ben yaptım’ demekle iş bitmiyor…



*- Sadece kendileri biliyor!



Menderes Belediyesi’nin kendine göre haklı, bana ve vatandaşa göre haksız tutumunu dediğim gibi kaç, halkın sözcüsü olarak gündeme taşıdım.

CHP’liler düne kadar ‘Bana ne?’ diyerek omuz silktiler…

‘Bunlardan bir şey olmaz, siz Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a baş vurun, haksızlığa uğradığınızı ve toplumun önünde ve gözünde küçük düşürüldüğünüzü yazın’ dedim.

Ne yaptılar bilmiyorum…



*- Yalnız kumsala beton mu?



Şimdi iş işten geçtikten, yıkımlar yapıldıktan sonra Menderes CHP İlçe Başkanı Ahmet Pala, olayı gündeme getirmeye çalışıyor…

Menderes'te (Özdere Çukuraltı), 'kumsala beton' tartışması!’ başladı.

AKP’li Menderes Belediyesi’nin Çukuraltı’nda yaptığı kumsal betonlama çalışmasıyla ilgili CHP Menderes İlçe Başkanı Ahmet Pala, Çukuraltı sakinlerinin cevabını beklediği sorular olduğunu ifade ederek, ‘Bu çalışma için onaylanmış bir proje ya da izin var mı?

Bilmiyoruz!

Konuyla ilgili kamuoyuna bilgi verilmesini bekliyoruz’ demiş.

Bunu öğrenince ‘gülmek’ geldi içimden…



*- Milletvekilleri bakana sorsunlar



Yapılan çalışmaların onaylanmış bir proje ya da izin kapsamında yapılıp yapılmadığını soran Pala, ‘Bu çalışmalar için Çevre ve Şehircilik birimlerinden onaylanmış bir proje ya da izin var mı?

Eğer var ise Kıyı Koruma Kanunu’na rağmen bu izin nasıl veriliyor?

Yok ise, ‘Ben yaptım oldu’ mantığı mı kullanılıyor?

Sayın Belediye Başkanı, bir kürek deniz kumunun kaç yılda oluştuğunu biliyor mu?

Belediyenin kaynakları deniz kumunun üzerine beton atmak için mi kullanılıyor?’ diye konuşmuş.



*- Ödenek nasıl çıkıyor?



Dahasını söyleyeyim:

Bakanlıktan önemli bir ödenek geldiği de AKP’li başkan tarafından açıklanmış…

CHP’li belediyeler, projelerine aylardır yıllardır bakanlıklarca onay çıkmazken, bu onayı ve de gerçekten geldiyse bu ekstre ödemenin nasıl yapıldığını sorsalar ya…

CHP İzmir Milletvekilleri birbirlerini suçlayacaklarına, neden vatandaşın derdiyle ilgilenmiyorlar.

Hatta ‘sahtekar ve dolandırıcı’ olarak tanıtılmalarına göz yumuyorlar…

İzmir denilince akıllarına sadece Konak Meydanı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi mi geliyor?

Diyelim mahkeme mülk sahiplerini haklı buldu…

Peki zararı kim karşılayacak?

Devletin ve belediyenin paralarını çarçur edenlerden hesap sorulmayacak mı?

Menderes’in CHP’li Meclis üyeleri ne yapıyor?

Yapılan ve gerçekleştirilenlerle, hatta vatandaşı töhmet altında bırakan söylemlerden, basın açıklamalarından bilgileri yok mu?



*- Kemalpaşa’da neler oluyor?



Aslında bugün AKP’li Kemalpaşa Belediyesi’nden söz edecektim.

İzmir’de tartışmalara neden olan köy malları satışında Kemalpaşa Belediyesi’nin kolları sıvadığını.

AKP İzmir İl Başkanı Bülent Delican’ın ‘satılmayacak’ sözü verdiği partili belediyeler içinde yer alan Kemalpaşa Belediyesi, 33 kalemde toplam 2 milyon 200 bin TL muhammen bedelle arsaları sattığından.

Tabii ki konuyla ilgili Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu’nun açıklamasını da sizinle paylaşacaktım.

Belki yarın benim penceremden görüşümü aktarırım.

Son sözüm şu:

Herkes haddini de bilmeli görevini de…

Vatandaş artık yalanlara tok…

‘Görmedim, duymadım, bilmiyorum!’ düşünce, mantık ve felsefesi gerilerde kaldı…

Aklını başına toplayan bundan böyle kazanacaktır.

Çünkü artık herkes doğruyu da biliyor, kendini kandıran koltuk sevdalılarını da…



***

gıcık



*- Akıl yaşta değil baştadır. Doğru bir söz fakat aklı da başa yaş getirir.

*- Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen…

*- Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma, ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar sanma.

*- Dürüst insan her zaman gerçeği söyler, akıllı insan ise yalnız zamanında.

YORUMLAR

  • 0 Yorum