Güven önce ailede başlar

Güven önce ailede başlar

Güven önce ailede başlar

Güven önce ailede başlar

Güven önce ailede başlar
06 Nisan 2015 - 08:58

İzmir’de “Ege Üniversitesi Cerrahi Hemşireliği Günleri 2015” bilimsel toplantı kapsamında  “Güvenli Yaşamak: Ben, Ailem ve Toplum” adlı ikili konferans  Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 20 Mayıs Amfisinde yapıldı.

Konferansın Oturum Başkanlığını Doç. Dr. Şenay Kaymakçı üstlenirken,  Doç. Dr. Şeyda Dülgerler ile Doç. Dr. Esra Engin konuşmacı olarak yer aldı.

Doç. Dr. Dülgerler, “Güvenliği iki açıdan ele alabiliriz. Birincisi ben olmak   yani özgüven, ikinci kısım ise aile. Siz kimsiniz sorusuna ne tür cevaplar verebilirsiniz? Kendimizi ifade edebilmek sanıldığı kadar kolay bir şey değil. Değişik yanıtlar alabiliriz. Anneyim, Türk’üm, Doktorum vb.  gibi cevaplar veririz. Ancak çoğunlukla ben biriyim, bireyim gibi cevaplar duymayız. Bu insanlara hiç  olmak gibi hissettirebilir. Ancak biri olmadan hiç bir şey olamayız. Sıradanlığı aşabilmek için önce sıradan olduğumuzu kabul etmemiz gerekir” dedi.

Her insanın mükemmel olarak doğduğunu ifade eden Doç. Dr. Dülgerler, “Çünkü güvensizlik, depresyon, yetersizlik ve mutsuzluk gibi özelliklerden yoksun olarak dünyaya gelir. Doğduktan 6 saat sonra ise gözlemlemeye başlar ve kayıt altına alırız. Burada ilk ilişki anne ile başlar. Bebek güvensizlik veya güvenlilik duygusunu anneyle kurduğu ilişkiyle tanır” diye konuştu.

Doç. Dr. Esra Engin ise “ Bu hayatta sıradanlık kadar güzel bir şey yoktur. Sıradan olduğunuz sürece insani özelliklerinizin farkına varabilirsiniz. Bu özelliklerden biri de güvenli bağlanmadır. Herkes doğumdan sonra bir güvensizlik ortamına gelir. Çünkü anne karnındaki güven ortamını hiçbir yerde bulamayız. Belki de hayat amacımız olarak bu güven ortamını aramayı gösterebiliriz. Aile bu konuda çok büyük öneme sahiptir. Ailede bulunan güven ortamı ileri ki hayatımızı da şekillendirmektedir. İnsanlar sevilmek için kendilerini şartlara tabi tutarlar. Ya da kendileri bunu oluştururlar. Şunu yaparsan severim, şöyle olursam sevilirim diye düşünürüz. Kabul edilme kaygısı bizim güvensizliğimizin temelini oluşturur. Ancak sevilmek için ve kabul edilmek için hiçbir şeye ihtiyacımız yoktur. İnsan olmamız yeterlidir. Doğumdan itibaren de güven duygusunu çocuklarımıza aşılamamız hayati önem taşımaktadır” diye konuştu.

YORUMLAR

  • 0 Yorum