“ERDOĞAN BAŞKANLIK DEĞİL, SULTANLIK İSTİYOR”

“ERDOĞAN BAŞKANLIK DEĞİL, SULTANLIK İSTİYOR”

“ERDOĞAN BAŞKANLIK DEĞİL, SULTANLIK İSTİYOR”

“ERDOĞAN BAŞKANLIK DEĞİL, SULTANLIK İSTİYOR”

“ERDOĞAN BAŞKANLIK DEĞİL, SULTANLIK İSTİYOR”
31 Aralık 2015 - 11:02

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay, CNN Türk’te yayınlanan Ahmet Hakan’ın hazırlayıp

sunduğu Tarafsız Bölge programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun izlediği

politikalara yönelik değerlendirme yaparken, “CHP, AKP’nin danışma organı değildir.

Başkanlık sisteminden ne anlıyorlar, getirsinler belki iyi şeyler de vardır derseniz, Erdoğan’ın

politikalarının parçası haline gelirsiniz” dedi.

Ahmet Hakan’ın yanı sıra gazeteciler Nedim Şener ve İsmail Saymaz’ın yönelttiği sorular ve

Balbay’ın yanıtları özetle şöyle:

-Genel Başkanlığa adaysınız, şu anda o koltukta oturan Kılıçdaroğlu’nun

onaylamadığınız politikaları nelerdir?

BALBAY: Önümüzdeki sürece, kurultaya kadar yarış kurultaydan sonra barış felsefesiyle

bakıyorum. En sıcak durum şu; AKP, başkanlık sistemini yeniden gündeme getirince Kemal

Bey, getirsinler bakalım belki bizim de sıcak bakacağımız boyutları vardır diye

özetleyebileceğim bir yaklaşım sergiledi. Erdoğan’ın ne istediği açık; başkanlık değil, sultanlık

sistemi istiyor. Bunu bile bile, bir bakalım derseniz Erdoğan’ın zeminini kabul etmiş

olursunuz. Türkiye’nin rejiminin tartışma konusu olduğu bir duruma böyle bakılmamalı.

Bunun yanında, Davutoğlu’na temel sorunların çözümü için işbirliği yapalım demek, yine bizi

AKP politikalarını parçası yapar. Biz elbette diyalogdan yanayız ama danışma organı değiliz.

-Bunun yerine ne yapılmalıydı?

BALBAY: AKP devlet çarkını öylesine bozdu ki, ille de korunmalı diyeceğimiz çok az kurum

kaldı. Değiştirmek istediği kurumları da daha kötü hale getirmeye çalışıyor. Bizim,

cumhuriyetin yeni yüzyılında yeni bir ütopyamız olmalı, çağın değerleriyle örtüşen bir devlet

yapısı planlamalıyız.

-Sizin öneriniz ne?

BALBAY: Önümüzdeki kurultayın sadece partiyi yönetecek kişilerin seçildiği bir zemin olması

yetmez. Önerim, CHP’de yeni bir yön, yeni bir yöntem ve yeni bir yönetimin yaşama

geçmesidir. Önerilerimi ‘son uyarı’ başlıklı bir manifesto metniyle paylaştım. Bunun

kurultayda iyi bir tartışma ortamı yaratacağını düşünüyorum.

-Genel Başkanlığa adaysınız ama, adaylık için gerekli 120 imzayı bulabilecek

misiniz?

BALBAY: İmza sorunum yok. 200’e yakın imza ile aday olarak kurultaya gireceğime

inanıyorum.

-Kurultay delegelerine bakıyoruz, çoğunluğunun belli bir yapı çerçevesinde önceden

oluşturulmuş isimlerden ibaret olduğu görünüyor. Bu durumda nasıl başarılı olacaksınız?

BALBAY: Delegeler de partinin büyümesini istiyor. Onlara tek tek anlatacağım. Kurultay

ortamında önceliği partinin iktidar hedefine vereceklerini düşünüyorum. Delegenin

sağduyusuna güveniyorum.

-CHP’de bir cemaat gölgesi konuşuluyor. Cemaat CHP’de hakim oldu deniyor.

Buna katılıyor musunuz?

BALBAY: Kesinlikle katılmıyorum. CHP, değil bir cemaat herhangi bir grubun, güç odağının ele

geçirebileceği bir kurum değildir. CHP, sadece haksızlığa uğrayanların yanındadır. Burada

CHP’nin ille de bir taraf olması beklenmektedir. Biz AKP-cemaat kavgasında taraf olmak

zorunda değiliz. Türkiye bu kavgaya mahkum değildir. Olayın özü şu; AKP cemaate, sen

devletin içinde yasadışı örgütlendin diyor, cemaat AKP’ye sen hırsızsın diyor. Ben ikiniz de

haklısınız diyorum.

-İstanbul İl kongresinde neden konuşturulmadınız?

BALBAY: Divan başkanı Sayın Ercan Karakaş, tüzüğe göre sadece bölge milletvekillerinin

konuşabileceğini söyledi. Tüzükte böyle yazabilir ama, sayın Kılıçdaroğlu kurultay tartışmaları

başladığında arkadaşlarımız kongrelere gidecekler kendilerini ifade edecekler demişti. Orada

Karakaş’a, tüzüklerin efendisi değil, özgürlüklerin efendisi olun, diye esprili bir çıkış

yapacaktım ama, ortam uygun değildi. Karakaş’ın bildiğimiz demokrat kişiliğinin beni

konuşturması gerekirdi. Konuşsaydım, ‘arkadaşlar Anadolu’dan geliyorum. Milletvekili

çıkaramadığımız iller umut yorgunu. Mutlak beni bir silkelenmeyle Anadolu’yu

kucaklamalıyız’ diyecektim. Bir haftada dolaştığım Sivas, İzmir, Kütahya, Kilis, Gaziantep,

Şanlıurfa, Nevşehir kongrelerinden, örgütlerinden kesitler aktaracaktım. İç Anadolu’da ciddi

bir erozyon var.

-Gazeteciliği bıraktınız mı?

BALBAY: Artık birinci kimliğim siyasettir. Türkiye’nin sorunlarını yazan Balbay yerine, çözen,

çözüm öneren Balbay var artık. Gazetecilik geride kaldı. Kalemi elbette bırakmam. Köşe

yazarlığı da kurultaydan sonra değerlendireceğim bir şey.

-Gazetecilerin siyasi parti genel başkan olması rastlanan bir şey mi?

BALBAY: Dünyada örnekleri var. CHP’de iki kez oldu; Bülent Ecevit, Altan Öymen… Üçüncü

neden olmasın…

-Kongrelerde gençlerin ve kadınların hakkı yendi eleştirileri var…

BALBAY: Bu konuda benim de çok duyumum, hatta bilgim var. Gençlerin sadece beden değil

beyin gücü de var. Kimi kongrelerde kadın ve gençlik kotalarına uyulmadığı bilgilerini

araştırıyorum.

YORUMLAR

  • 0 Yorum