Bir zamanlar birlikte uzun yıllar çalıştığım, Ege Ajans Sorumlu Haber Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. A. Oğuzhan Kavaklı akşam saatlerinde telefonla aradıktan sonra, ‘Değerli dostlarımızı, Ege Üniversitesi Haber Ajansı (Ege Ajans) 30. kuruluş yıldönümü vesilesiyle 2 Şubat 2016 Salı günü saat 10:30’da İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda (yeni binada) yapacağımız etkinlik ve kokteylde aramızda görmekten mutluluk duyacağız’ dedi.
Tatlı bir dil ve davet…
İşte İzmir’de olmasını istediğimiz bu…
Sık sık yazıyorum…
Belediyelerden, resmi dairelerden, kurumlardan, dev işletmelerden, sanayicilerden, aklınıza kim geliyorsa onun yanında büyük paralarla çalışanların yüzde biri bile bunu yapmıyor.
İşi otomatiğe bağlamış, internetteki ‘basın grubu’ sayesinde onlarca, yüzlerce kişiye bültenini gönderiyor.
‘Acaba?’ diyerek, reklam, yani para bekleyen birçok irili ufaklı basın kuruluşu da ‘mal bulmuş mağribi’ gibi ya da yeni değimle ‘sazan gibi’ atlıyor bu bülten haberini yayınlıyor.
Sonuç mu?
Birçok emekçi, yani haberci ekmeğinden oluyor!
Patron, ‘Bu kadar adama (muhabire) ihtiyaç mı var!’ diyerek, çoğunluğu işten çıkarıyor.
Aslında bu işin büyüğü küçüğü yok…
Daha geçenlerde, yılbaşı öncesinde Cumhuriyet Gazetesi 50 yıllık İzmir bürosunu kapatmadı mı?
En azından 10 gazeteci işsiz kalmadı mı?
Kayıtlara bakarsanız, Türkiye genelinde rakam oldukça büyük…
Ama 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde, gerçek emekçilerin dışında herkes ‘vatan, millet, sakarya’ edebiyatıyla onlarca ‘Aslanlarımız!’ gibisinden bildiri yayınlamadı mı?
Gazeteciler, asgari ücretin altında ‘bin lira’ maaşla çalıştığı zaman kendini şanslı hissediyor.
‘Büyüğüm!’ diye geçinen, ya da bin tirajlı baskısı ile sadece 50-60 tane gerçek okuyucusu olanlar bile basında söz sahibi olup, ‘patron!’ ya da ‘duayen’ diye geçinen sahtekarlar, davetlerde baş köşeye oturtulduğu sürece bu süreç devam edecektir.
Yani zincir çok halkalı…
Çoğu da çok zayıf halka!
A’dan Z’ye yapılanma istiyor…
Sanıyorum bunu en iyi Tercüman Gazetesi teknik sekreterliği zamanından bu yana tanıdığımız Oğuzhan Kavaklı da biliyordur.
Bu nedenle genelin dışında, özel davetler de yapıyor.
Tören günü İzmir dışında olacağımdan özür diledim, davetlere genelde mutlaka gitmeye çalıştığımı da anlattım.
*- Meydan okuyorlar!
Bir güzel davet de Gazeteci- Şair Vedat Araz’dan aldım.
Çiğli Kilim Türkü Evi’nde her ay düzenlenen ‘Canlı Performans Şiir Geceleri’ etkiliği davet etti.
‘Gönlüm sizinle olacak, nerede olursam olayım sizi takip edeceğim!’ demiştim.
Gazeteci Şair Vedat Araz ve Şair Aydın Uysal’ın sunumuyla gerçekleşen organizasyona konuk şair olarak Yunus Koray, Yusuf Alper, Nisa Leyla katıldı.
Nazım Hikmet’in ‘Tahir ile Zühre’ isimli şiiriyle giriş yapan Vedat Araz, büyük alkış alırken, son dönemlerde ülkemizde yaşanan dramlara dikkat çekti.
Ayrıca geceye Şerife Çınar, Muhittin Bilgin, Metin Soydevi, Mazhar Alphan, Tataryen Lokman, Şenel Kınık, Nermin Akkan ve Serap Erdoğan gibi yazar, şairler de katıldılar.
*- Masrafı kim karşıladı?
Bu arada Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) İzmir Şubesi'nin 4. Ege'de Yılın Spor Ödülleri, sahiplerini buldu.
Tarihi Havagazı Fabrikasında düzenlenen törene İzmir'de spor ve medya dünyasının önde gelen isimleri katıldı.
Öğrendiğime göre; ‘İzmir Düşmanı’, ‘İzmirli Spor Yazarlarına, ‘Sizi Genel Merkeze de sokmam, maçlara da’ tehdidini savuran, sadece ‘futbol’ bildiğini, hatta sadece bir kulübün spor muhabirliğini yapan TSYD Genel Başkanı Oğuz Tongsir de törene, meşhur özel renkli ceketi ile katılmış.
Merak ettiğim, acaba İzmir’e kendi imkânlarıyla mı geldi, ya da hesabı TSYD’ye mi yazdırdı?
Çünkü geçenlerde İstanbul’da ‘Tüzük değişikliği’ için genel kurul yapılıyor ve 53 yıllık tarihinde ilk kez İzmirli delegelere, ‘Paramız yok, kendi imkanlarımızla gelin!’ deniliyor.
Daha sonra ise gitmek isteyen İzmirlilere, ‘Size gerek yok, biz hallederiz!’ deniliyor…
Ve buna, bu kasalığa, adaletsizliliğe, tavra, bir kişi çıkıp da, ‘Sen kimsin,haddini bil!’ diyemiyor.
İstanbul’da, TSYD Genel merkezinin 50 metre uzaklığında, TSYD İstanbul Şubesi Yönetim kurulu ise ‘İstifa et!’ çağrısı yapıyor…
Bunu dinler mi, TSYD Genel Başkanlığına üç beş oy farkla kazanan bir genel başkan Oğuz Tongsir…
Her koltuk sahibi gibi, mutlaka yakınlarına, ‘Gelsinler devirsinler!’ diyerek, meydan da okuyordur, gerçek spor yazarlarına…
Spor Yazarları diyorum, çünkü Türkiye’de sadece Futbol Federasyonu yok!
Türkiye’de sadece futbol da yok!
*- Salonları, pistleri unutturdular!
TSYD İzmir Şube Başkanı Bahri Okumuş, 4 yıl önce göreve geldiklerinde başlattıkları Ege'de Yılın Spor Ödülleri organizasyonunun geleneksel bir hüviyet kazanma yolunda güçlü adımlarla ilerlediğini ifade etmiş.
Okumuş, futboldan sonra geçen yıl voleybolda bir turnuva yaptıklarını, bu yıl da otomobil sporlarında İzmir Park yarış pisti iş birliğiyle TSYD Kış Kupası düzenleyeceklerini sözlerine eklemiş.
Ve de ben ilave edeyim:
Voleybol turnuvasını, bir iki yöneticinin dışında belki de bir ya da iki spor yazarı veya gazeteci takip etti.
Üçüncü isim yok…
İzmir’in durumu işte bu!
Aslında yılın sporcusu dünya şampiyonu milli okçu Demir Elmaağaçlı ile
Dünya rekortmeni İzmirli yüzücü Emre Sakçı'ya da yılın sporcusu ödülü verilmesi gerçekten alkışa değer.
Yine merak ediyorum, ‘futbol muhabiri’ TSYD Genel Başkanı Oğuz Tongsir’e, son zamanların gözde sporlarından olan ‘okçuluk’tan, ya da
‘yüzme sporundan’ söz etsek, ‘Çeşme’de tören varsa, beni çağırın?’ mi der…
Orada da sörf yapılıyor ya!
İzmir’de neden spor ilerlemiyor?
Aslında yukarıdaki satırların içinde gizli…
‘İzmir düşmanlığı’ yalnız Oğuz Tongsir ile sabit değil ki…
Her zaman söylüyoruz:
Düşmanlar, hainler, bayrak düşmanları fazla uzakta değil, diye…
Aslında Oğuz Tongsir’in bu işlerde hiç suçu yok…
Dedim ya suçlu çoğu zaman içimizde oluyor…
Kimisi Öcal Uluç gibi gerekeni yapıyor ‘istifa’ ediyor, kimisi de ‘Paramız yok’ diyerek delegeleri, çok önemli hayati bir toplantıya çağırmayarak, yolluk ve ödeneklerini vermeyen TSYD’nin özel daveti ile Antalya’da keyif çatıyor, pozlar veriyor, facede paylaşıyor.
Bunlar memleket gerçekleri…
Kimine göre haklılar, benim gibilere göre haksızlar…
Ama bakın ne gibi haksızlıklar da oluyor…
Bunu da AKP’li bir milletvekilinin ağzından öğrendik…
Adam feryat ediyor…
Söyledikleri şunlar:
*- Bunun ölçüsü var mıdır?
‘Kocaeli Adliyesi’nde görevli bazı hakimlerin aldığı kararlar artık toplumda infial uyandırmaya başladı.
Yüklü miktarda eroinle yakalanan şahıs, cezası yıllara tekabül eden bu suçu sabit iken hakim takdiri ile serbest bırakıldı.
16 yaşında bir kızcağızı 4 gün süreyle alıkoyan ve tecavüz eden zanlılar, kızın teşhis etmesine rağmen hakim takdiri ile serbest bırakıldılar ve rahatça Kocaeli’nde dolaşıyorlar.
Alınan bilgiye göre başka bir kızcağızı alıkoymuşlar.
Son olarak dün ,Fatma Kaplan Hürriyet’e (CHP Milletvekili) geçmiş olsun ziyaretimde öğrendiğim gelişme:
Akla ziyan bir hakim takdiri, eşini 8 yerinden bıçaklayan şahıs, yaralı daha yoğun bakımda iken serbest bırakılıyor.
Yaşanan bu gelişmelerin akılla, mantıkla, vicdanla, adaletle izahı yok. Kocaeli’nin vicdanı HSYK’nın bu keyfiliğe karşı harekete geçmesini bekliyor.’
*- AKP’liler daha çok şikayetçi!
Bunları face’de yazan, AKP Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif Yılmaz…
Keyfi uygulanan hakim takdirlerinin insanlarda infial yarattığını savunarak, örneklerini sıraladığı yargı kararlarına isyan ediyor.
Aslında bunlara hakim ve savcılar da adliye çalışanları da belki karşı.
Ama bazen ‘Ne yapalım yasalar böyle!’ diyerek kendilerine savunuyorlar.
Düşünebiliyor musunuz?
16 yaşındaki bir kızı 4 gün alıkoyup tecavüz edenlerin serbest bırakılıyorlar.
Ya İstanbul’daki son olaya ne demeli?
19 yaşındaki üniversite öğrencisine bıçak tehdidiyle tecavüz eden iki çocuklu sapık şoföre…
Adam çocuklarımızı emanet ettiğimiz, güvenle okuluna gidip gelsin diye büyük paralar ödediğimiz bir okul servisi şoförü…
Bu nasıl oluyor?
İzmir’de kontrol altında ama İstanbul’da oluyor işte…
Çünkü oy kaygısıyla İstanbul’da özellikle şoför esnafına her türlü hukuksuzluk tanınıyor.
Geçenlerde önermiştim:
İstanbul’da bırakın özellerini, belediye otobüsleri ile halk otobüslerini filme alıp İzmir’de gösterelim, diye…
O zaman neler yaşandığını görenler acaba İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin eğitimli ve her türlü testten geçmiş şoförlerine bir söz edebilecekler mi?
*- Başkan neler diyor?
Bolu Belediye Başkanı da , ‘Hangi hâkime, savcıya gideceğim endişeliyim!’ açıklamasını yaptı.
Hangi partiye ait bir başkan, araştırın bulun…
Bu açıklamayı yaptığı için, ‘Sen ne diyorsun?’ ya da ‘Haklısın!’ gibi tepki gösterenler oldu mu?
Onu da ben söylemem…
AKP’li Milletvekili Yılmaz, ‘Keyfi uygulanan takdir yetkisi vicdanları yaralayıp adalet duygusunu zedeliyor, insanlarda infial yaratıyor’ diyor.
Bu sözleri sıradan bir vatandaş ya da başka partiden kişiler söylese herhalde olay yapılırdı…
Ama her zaman söylediğim gibi:
Türk Adliyesinde çok değerli yargıçlarımız ve savcılarımız ile tecrübeli, kalifiye, donanımla personelimiz de bilinenden çok daha fazla var…
Pirinç çuvalından arada taş da çıkar…
*-İnsan hakları mı?
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (Human Rights Watch) dün açıkladığı 2016 Dünya Raporu'nda, 2015 yılında Türkiye'de insan hakları ikliminin kötüleştiği belirtildi
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 659 sayfalık 2016 Dünya Raporu’nda, 90’ı aşkın ülkedeki insan hakları uygulamaları gözden geçirildi.
İcra Direktörü Kenneth Roth’un giriş yazısını yazdığı raporda, terör saldırılarının Orta Doğu’nun ötesine yayılmasının ve baskı ve çatışmalardan doğan büyük mülteci akınlarının, birçok hükümeti güvenliği sağlamak için hatalı bir girişimle hakları kısıtlamaya yönelttiğini belirtildi.
Raporda ayrıca sosyal medya aracılığıyla büyütülen barışçıl muhalefetten korkan dünya çapındaki otoriter yönetimlerin bağımsız gruplara karşı son dönemlerin en yoğun baskı operasyonlarını başlattıkları savunuldu.
Çözüm sürecinin sona erdirilmesinin ardından insan hakları ihlallerinin arttığının vurgulandığı raporda, Güneydoğuda yaşanan şiddetin keskin bir biçimde yükseldiği, basına ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) siyasi muhaliflerine karşı ciddi bir baskı operasyonu uyguladığı dile getirildi.
*- Erkaya Group’tan İzmir’e büyük yatırım
Tekstil dünyasının önde gelen markalarından Torres, Antoni Zeeman, Giotelli, Balayı Mağazası Klasmen markalarının üreticisi olan Erkaya Group, İzmir’de dev bir tekstil fabrikası açıyor.
6000m2 alana sahip fabrikasında 30.000 adet damatlık üretme kapasitesiyle erkek giyiminde farkını bir kez daha ortaya koyuyor.
Çözüm ortakları ile birlikte toplam 1000 kişiye iş imkanı sağlayacak fabrikanın açılışına siyaset ve politikanın önemli isimleri ile İzmir protokolü katılıyor.
İzmir Valisi Mustafa Toprak ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile milletvekilleri Gaziemir’de saat 15.00’de yapılacak açılışa katılacak.
Bazı yalakaların da bu açılışa ‘gösteri’ için geleceklerini öğrendiğim için, bu güzel girişimde bulunmama kararı aldım.
*- Yazıp yazmamakta kararsızdım
Bu arada Mehmet Ali Akarca’yı tanıdığım ve taktir ettiğim için Türk Telekom’dan, daha doğrusu, bir servet harcanarak yaptırılan yeni logodan söz etmek istiyorum.
Sonucun nereye gideceğini herhalde tahmin etmişsinizdir.
Bu arada bu işin uzmanlarından, çocukluk dostum, İzmirli eski Spor yazarı ve TSYD üyesi Ertuğrul Kale’ye de, ‘Senin haberin var mı?’ diye sorduğumda ‘yok!’ yanıtını aldım.
Amerika’dan yeni gelen ve ayağının tozu ile Samsun’a önemli bir iş seyahati yapan Sevgili Ertuğrul Kale’nin söylediklerini de bir ara izin verirse sizinle paylaşırım.
Şimdi Türk Telekom’a geleyim:
*- Üç markanın gücü
Türk Telekom 2016’ya çok konuşulacak yeni bir sürprizle merhaba dedi. Şirket’in sürpriz yeniliği, kurumun yeni logosu oldu.
Grup üst yönetimi tarafından, büyüme hızını ve verimliliğini bir üst seviyeye taşımak amacıyla satış, pazarlama, altyapı ve destek fonksiyonlarını bütünleştirme kararı alındı.
Türk Telekom, TTNET ve Avea arasındaki birleşmeyi kapsayan uygulama entegrasyon yönünde yeni ve önemli bir adım olarak yorumlandı.
*- Rami Aslan ve ekibi
CEO koltuğuna oturur oturmaz Türk Telekom’da yeniden yapılanmayı başlatan Rami Aslan, süreci dünyadaki örneklerinden çok daha kısa sürede tamamladıklarını söyledi.
İki üst yönetici Erkan Akdemir ve Mehmet Ali Akarca da şirketin temelde ikiye ayrılan ‘bireysel iş’ ve ‘kurumsal iş’ yapısının kaptanlıklarını üstlendi.
Yeniden yapılanma çerçevesinde stratejik noktalara yeni isimler getirildi.
*- Türk Telekom logosu
Hız kaybetmeyen değişimde Şirketin bilinen iki renkli, iki parçalı, eski TÜRK TELEKOM yazılı logosu gidiyor, yerine tek parça, tek renk üzerine Türk Telekom yazılı logo geldi.
Yeni logonun tasarımı yazıdan işaretlere radikal değişiklikler içeriyor. Türk Telekom, yeni logosunda üçken şekillerle üç Şirket’in tek bir çatı altında toplandığını ve birleşmenin meydana getirdiği esnek, vizyoner ve dinamik yapısını vurguluyor.
Yeni logo Avea ve TTNET’ten canlılık ve enerji, Türk Telekom’dan güven ve tecrübeyi yansıtıyor.
Logo, Türk Telekom’un hayatın her alanında, her zaman, hareket halinde oluşunu, çevikliğini, enerjisini, dinamik yüzünü yansıtmak üzere yeniden tasarlandı.
Cesur karakterlere, canlı ve dinamik renklere sahip yeni logo; üç markanın bir araya gelişini, birliği ve uyumu simgeliyor.
Yeni logo; Türk Telekom’un enerjisini, inovasyon ve ilerleme ruhunu, Türkiye’ye ve Türk insanına sunacağı değerler bütününü temsil ediyor.
Yeşil renk; canlı, enerjik ve çevik yapıyı; turuncu/kırmızı renk, cesareti ve hayal gücünü, Türk Telekom ile özdeşleşen parlak mavi renk ise güvenilirliği ve köklü bir geçmişi temsil ediyor.
Bu topraklarda doğup dünyaya açılmış bir marka olarak yeni logodaki renkler, zengin bir kültürden ve Türk Telekom’un köklü geçmişinden gelen dokunuşlar içeriyor.
*- Tüzel kişilikler sürecek
Türk Telekom CEO’su Rami Aslan, Avea ve TTNET’in Türk Telekom çatısı altında birleşmesinin ardından iki markanın tüzel kişiliklerinin devam edeceğini, tek fatura sistemini vergi mevzuatı nedeniyle şimdilik hayata geçiremeyeceklerini söyledi.
*- Peki, TSYD’nin logosu neyi içeriyor?
Yeri değil ama bu arada bir de Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin yeni logosu aklıma geldi.
Acaba Galatasaray Muhabirliği’nden TSYD Genel Başkanlığına gelen ve önce üzerindeki Türk bayrağı bulunan logoyu, hiç kimseye danışmadan çöpe atan Oğuz Tongsir, Türk Telekom’un belirttiği gibi renklerden tutun da, çevikliği, enerjiyi, türk sporcusunu ve sporunu nasıl anlatıyor?
Futbol topununun üzerine eğreti olarak koydurduğu diğer spor branşlarının rozetleriyle mi?
***
GICIK
*- En büyük iyilik, arkadaşına ikramda bulunmaktır.
*- Arkadaşınızın evinize sık sık gidin, çünkü kullanılmayan yolu çalılar bürür.
*- İyi arkadaş, yanında yüksek sesle konuşup düşünebileceğin insandır. *- Gerçek arkadaşlık iki bedende bir ruhtur.
*- Arkadaşlık her zaman gölge veren bir ağaçtır.
Emekçiler ekmeksiz bırakılıyor
Emekçiler ekmeksiz bırakılıyor
29 Ocak 2016 - 11:27
YORUMLAR