Prof. Dr. Ayaz, “Sahip olduğu biyolojik çeşitlilik nedeniyle adeta dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilen sulak alanlar; doğal işlevleri ve ekonomik değerleriyle yeryüzünün en önemli ekosistemleridir. Bu alanlar yöre halkına ve ülkenin tamamına geniş yelpazede hizmet veren karmaşık doğal sistemlerdir ve yeryüzündeki başka hiçbir ekosistemle karşılaştırılmayacak ölçüde işlev ve değerlere sahiptir” dedi.
Sulak alanların yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ayaz, “Sulak alanlar tropikal ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleri ve dünyanın en önemli genetik rezervuarlarıdır. Bu alanlar canlı türlerinin yüzde 40’ını, tüm hayvan türlerinin ise yüzde 12’sini barındırmaktadır Sulak alanların taşkın kontrolü sağlama, yeraltı sularının besleme, kıyı çizgisinin korunma, fırtınalardan koruma, besin depolama, iklim değişikliği kontrolü ve su arıtımı gibi çok farklı ve hayati öneme sahip fonksiyonları vardır” diye konuştu.
Prof. Dr. Ayaz, “Türkiye sulak alan çeşitliliği bakımından dünyanın zengin ülkelerinden birisi olmasına karşın, son 50-60 yılda yaklaşık 2 milyon hektar sulak alanımız kurutuldu ya da kurumaya terkedildi. Ramsar Sözleşmesi kriterlerine göre, ülkemizdeki bin 327 sulak alanın 135’i Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan olarak belirlenmiştir. Sulak alanların yok oluşu veya korumak için gereken hassasiyetin gösterilmemesiyle kaybolan sadece su değil bu sistemin bir parçası olan biyolojik çeşitliliğimizdir” dedi.
“Ar-ge çalışmaları yapılıyor”
Sulak alanların birçok etmenlerden dolayı yok edildiğini belirten Prof. Dr. Ayaz, “İçinde bulunduğumuz yüzyılda, dünya sulak alanlarının yüzde 50'si sazlıkların çeşitli amaçlarla kesilmesi, tarımsal amaçlı kurutmalar, sanayi ve evsel atık kirliliği, içme suyu amaçlı kullanımlar, baraj inşaatları nedeniyle yeterli su alamama nedeniyle yok edilmiştir. Oysaki sulak alanlar, kuşlar için yuvalanma alanı olmanın yanında bulundukları bölgenin su rejimini ve iklimini dengeleyen, suyu temizleyen, balıkçılık, tarım, hayvancılık, saz üretimi ve rekreasyonel kullanımlar açısından ülke ekonomisine katkı sağlayan zengin biyolojik çeşitliliğe sahiptir alanlardır” diye konuştu.
Prof. Dr. Ayaz, “Sulak alanlar yaşadığımız ekosistemin en önemli parçalarından biridir ve su rezervlerini yenilerler. Yok olmaları veya zarar görmeleri sadece ekosistemin bozulması değil, ekonominin de zarar görmesi anlamına gelir. Sürdürülebilir bir toplum, su gereksinimini bağımlı olduğu ekosistemlere ya da gelecek nesillerin su ihtiyaçlarına zarar vermeden karşılayan ve koruyan toplumdur” dedi.
Sulak alanların korunması ile ilgili Ar-ge çalışmalarının yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Ayaz, “Türkiye Cumhuriyeti İklim Değişikliği Eylem Planı’nda (2011-2023) sulak alanlar ile ilgili durum tespiti, bu alanlarda iklim değişikliği etkilerinin belirlenmesi ve izlenmesine yönelik Ar-Ge çalışmalarının yapılması hedeflenmekte olup, bu yönde çalışmalar hızla devam ettiriliyor” dedi.
“Dünya Sulak Alanlar Günü”
Türkiye’de her yıl 2 Şubat “Dünya Sulak Alanlar Günü” olarak kutlanıyor. Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Dinçer Ayaz, “Türkiye sulak alan çeşitliliği bakımından dünyanın zengin ülkelerinden birisi olmasına karşın, son 50-60 yılda yaklaşık 2 milyon hektar sulak alanımız kurutuldu ya da kurumaya terk edildi” dedi.
02 Şubat 2019 - 11:55
YORUMLAR