“Bal gibi olur!”

“Bal gibi olur!”

“Bal gibi olur!”

“Bal gibi olur!”

“Bal gibi olur!”
04 Mart 2015 - 11:20

AK Parti İzmir Milletvekili Aday Adayı ve Katip Çelebi Üniversitesi eski Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tancan Uysal, Türkiye'nin kendi başkanlık sistemini geliştirmesi gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Türk tipi başkanlık sistemi olmaz diyorlar. Bal gibi olur, neden olmazmış?” sözlerine atıfta bulunan Prof. Dr. Tancan Uysal,“Evet, bal gibi olur! Bu topraklara ağız tadı getirir, huzur, barış, kardeşlik getirir” dedi. Kişisel internet sayfası blog.tancanuysal.com.tr adresinde “Türk usulü Başkanlık Sistemi olmaz da, Küba usulü olur mu?” başlıklı bir yazı kaleme alan Prof. Dr. Tancan Uysal, şu ifadelere yer verdi:

“Ne dedi Sayın Cumhurbaşkanımız geçen hafta? 'Çok açık söylüyorum. Türk tipi başkanlık sistemi olmaz diyorlar. Bal gibi olur, neden olmazmış? Küba, Rusya, Arjantin hepsinin farklı sistemleri var. Bir arı maharetiyle şöyle çiçeklerden nasibimizi alalım, kendi balımızı yapalım. İşte bizim başkanlık sistemimiz der geleceğe yürürüz.'

Evet, bal gibi olur! Bu topraklara ağız tadı getirir, huzur, barış, kardeşlik getirir. Bal gibi olur, bal tadında olur. Yeter ki, Yeni Türkiye’yi ve Yeni Türkiye’nin yeni siyasal yapılanmasını, evrensel değerler doğrultusunda ve bizim ihtiyaçlarımıza göre belirleyelim. Bu arada unutmamak gerekir ki, dünya üzerinde demokratik sistemler de birbirinden çok farklı; parlamenter demokrasi, doğrudan demokrasi gibi…

TÜRKİYE SİSTEMİ GELİŞTİRMELİDİR

Dünya geneline baktığımızda, başkanlık sistemine ilişkin olarak da, birbirinden çok farklı örnekler görmemiz mümkün. Küba Rusya, Arjantin, ABD, Fransa… Bu ülkeler içinde başkanlık sisteminin en başarılı örneği ABD, yarı başkanlık sisteminin en başarılı örneği ise Fransa’dır. Burada önemli üzerinde durulması gereken nokta, başkanlık sistemiyle yönetilen tüm ülkelerin demokrasinin geliştiği, ekonomik refahın sağlandığı ülkeler olmadığı gerçeğidir. Bu nedenle Türkiye, kendisi için en doğru olan ve demokrasiyi odak noktaya alan kendi başkanlık sistemini geliştirmelidir.
Bu noktadan hareketle, eğer başka bir ülkenin siyasal sistemini (mesela ABD) ithal etmeyeceksek, elbette Türk usulü Başkanlık sistemini icat edeceğiz. Bu sistemin alt yapısını ise, evrensel demokratik değerler oluşturacaktır. İnsan haklarına saygı, demokrasi, adalet, eşitlik, erkler ayrılığı gibi.

EN ÖNEMLİ KİLOMETRE TAŞI

Yeni Türkiye’nin yeni Başkanlık sistemi, Çözüm Süreci'nin başarıyla sonuçlanmasından, 2023 hedeflerine ulaşılmasına kadar Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu dinamizmi sağlamak için en önemli kilometre taşıdır.
Üstelik Başkanlık sistemi, Türkiye’nin bazı hantallaşmış kurumlarını da hızlı karar alma süreçlerine ayak uydurmaya zorlayacak ve böylece Türk Kamu sistemi zorunlu ve verimli bir yeniden yapılanma sürecine girecektir. Başta, -uzun süredir dile getirdiğim- Yüksek Öğretim ve Araştırma Bakanlığı olmak üzere, milli eğitim, ulaştırma, kalkınma, yerel yönetimler, adalet, iç güvenlik gibi birçok alanda yeni bir ivme kazanılacaktır.

ERKLER AYRILIĞI NASIL OLACAK

Yine aynı şekilde sivil toplum kuruluşları, toplumsal beklentiler ve küresel gelişmelerle yakından ilgili ve ilişkili bir yapıya dönüşecektir. Ekonomi politikaları ve iş dünyası da, dış ilişkilerin daha da önemli bir aktörü olabilecektir. Üretim, ihracat, sanayi, Ar-Ge, araştırma gibi başlıklar, Yeni Türkiye’nin itici gücü olmak zorundadır.
Dolayısıyla tartışmamız ve odaklanmamız gereken noktanın, Başkanlık sisteminin yapısal ayrıntıları olduğunu ve özellikle şu sorulara cevap aramız gerektiğini düşünüyorum: Başkan nasıl seçilecek? Başkanlık sisteminde, Başbakan pozisyonu olmalı mı? Bakanlar nasıl seçilecek/atanacak? Yerel yönetimlerin rolü ne olacak? Yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkiler hangi seviyede yürütülecek? “Check-balance” (denge ve fren) dengesi, yani erkler ayrılığı ilkesi nasıl işletilecek?

İTİRAZA DEĞİL, TARTIŞMAYA ODAKLANALIM

Bu ve benzeri sorulara cevap bulabilmek ve dünyaya da örnek olacak Türkiye’ye özgü Başkanlık sistemini kurabilmek için, acilen tartışmaya başlamamız lazım. Şu ana kadar hazırlanmış rapor ve analizlerin ışığında, üniversiteler, düşünce kuruluşları, sivil toplum örgütleri, kamu ve özel sektör kuruluşlarının, yorum, katkı ve beklentilerini duymaya, tartışmaya ihtiyacımız var. Yeni Türkiye’yi hep beraber ve yeniden inşa edebilmek için, itiraza değil tartışmaya, konuşmaya odaklanmanın vakti çoktan geldi.
Sonuç olarak, Yeni Türkiye’nin yeni bir sisteme ihtiyacı var ve bu da Başkanlık sistemidir. Türkiye’ye özgü, yepyeni bir Başkanlık sistemi…”

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum